Bu nedenledir ki kendisini daha önce görmeyenler, ashâbı arasında onu tanımayabiliyorlardı.15 Fakat insanların şahsiyetleri hakkında derin bilgi sahibi olanlar, onun yüz hatlarına ve sözlerine bakarak ayrıcalığını kolaylıkla anlayabiliyorlardı. Nitekim Hz. Peygamber Medine"ye vardığında, Yahudi bilginlerinden Abdullah b. Selâm, onunla görüştükten sonra, “Resûlullah"ın yüzünü gördüğümde hemen anladım ki onun yüzü bir yalancı yüzü değildir.” demiş ve kısa süre sonra da Müslüman olmuştu.16
Sahâbe ile Resûl arasındaki ilişkilerde genel olarak Kur"anî ve nebevî ölçüler hâkimdi. Bundan dolayıdır ki Hz. Peygamber ile sahâbe arasındaki beşerî münasebetlerde, denge ve itidal korunmuştur. Rahmet Elçisi"nin kendilerine karşı olan sevgisini, merhametini ve düşkünlüğünü çok iyi bilen sahâbîler, ona karşı saygı ve hürmette kusur etmemekle birlikte, yanında kendilerini gayet rahat hissetmekteydiler. Hz. Âişe"nin anlattığına göre, Mina (Kurban Bayramı) günlerinde, iki cariye onun odasında def çalmış, Hz. Peygamber de sadece elbisesine bürünüp yatmış ve onları engellememişti. Az sonra gelen Hz. Ebû Bekir bu manzarayı görür görmez onları azarlamış, Hz. Peygamber ise “Bırak onları ey Ebû Bekir! Her halkın bir bayramı vardır. Bizim bayramımız da bu günlerdir.” buyurmuştu.17 Aynı şekilde Habeşlilerin mescitte sergiledikleri oyunlara bakması için Hz. Âişe"yi de götürmüş, Hz. Ömer Habeşlileri azarlayıp kovmaya kalkışınca müdahale ederek, “Bırak onları (gösterilerini) güven içerisinde yapsınlar!” buyurmuştu.18
Hz. Peygamber"in bu hoşgörüsü, tevazuu, sabrı, halîm selim ve sakin oluşu karşısında sahâbe, onun yanında daha rahat ve serbest hareket etmekteydi. Sa"d b. Ebû Vakkâs"ın anlattığına göre, bir gün Kureyş"ten bazı kadınlar, Hz. Peygamber"in yanında yüksek sesle konuşuyorlarken Hz. Ömer"in geldiğini duyar duymaz derhâl toparlanmışlardı. İçeri girdiğinde Hz. Peygamber"in güldüğünü gören Hz. Ömer, “Allah, yüzünden gülmeyi hiç eksik etmesin (niçin gülüyorsun ey Allah"ın Resûlü?)” diye sorunca o, “Benim yanımdayken rahatça duran şu kadınların, senin sesini duyunca derlenip toparlanmalarına hayret ettim de!” diye cevap vermişti. Bunun üzerine Hz. Ömer, “Ey Allah"ın Resûlü, sen onların çekinmelerine daha lâyıksın.” dedikten sonra kadınlara dönerek “Ey kendilerinin düşmanları! Demek Allah"ın Resûlü"nden çekinmiyorsunuz da benden mi çekiniyorsunuz!” diye çıkışmış, onlar da “Evet, sen Resûlullah"tan daha sert ve haşinsin!” demişlerdi.19