izin alan Bilâl-i Habeşî, Allah yolunda cihad için Şam"a gitmiş ve orada da vefat etmişti.22
Hiç şüphesiz ki Hz. Muhammed (sav), kendisine iman etmiş her sahâbînin gönlünde mümtaz bir konuma sahipti. Ancak ashâbına, Allah"ın kulu ve elçisi olduğunu hatırlatan Resûlullah (sav) onlardan, kendisini Allah"ın verdiği bu mevkiin üstüne çıkarmamalarını istemişti.23 Ayrıca Hıristiyanların Hz. İsa"ya (as) karşı aşırılığa düştükleri gibi onların da kendisine olan sevgi, saygı ve bağlılıklarını ifade ederken aşırıya kaçmamaları gerektiğini öğretmişti.24
Nitekim bir defasında, kendisini gördüklerinde ayağa kalkan ashâbına, “İranlıların birbirlerini tazim ederken ayağa kalktığı gibi (benim için) ayağa kalkmayın.” uyarısında bulunmuştu.25 Enes b. Mâlik de ashâbın tutumunu anlatırken, “(Ashâb"ın), Resûlullah"tan (sav) daha çok sevdikleri hiç kimse yoktu. Ancak onu gördükleri zaman, onun bundan hoşlanmadığını bildikleri için ayağa kalkmazlardı.”26 diyerek Rahmet Elçisi"nin ve kendilerinin bu konudaki hassasiyetine dikkat çekmişti. Ona karşı benzersiz bir sevgi, derin bir hürmet ve bağlılık duysalar da sahâbe-i kirâm, Resûl-i Ekrem"i haddi aşan bir tarzda tazim ve yüceltme içerisine girmemişlerdi.
Bununla birlikte bazı sahâbîlerin Resûlullah"a olan teveccühlerini ifade tarzları ona duydukları büyük sevginin de etkisiyle ona ait bir saç telini veya onun bir eşyasını yanlarında taşıma arzusuna dönüşmüştü. Sevgili Peygamber"in saçını ve terini muhafaza eden Enes b. Mâlik"in annesi Ümmü Süleym"in bu tavrı söz konusu arzunun tipik bir göstergesiydi. Rahmet Elçisi, süt teyzesi Ümmü Süleym"i27 sık sık ziyarete gider ve “Ben ona karşı şefkat besliyorum, çünkü kardeşi (Harâm b. Milhân, Bi"r-i Maûne"de) benim (askerlerim)le birlikte iken öldürüldü.” buyururdu.28 Bu yakın ilişkiye binâen Ümmü Süleym de Hz. Peygamber"e gündüz uykusuna yatması için deri ile kaplanmış bir döşek yayardı. Allah Resûlü uyuduğu zaman terleyince Ümmü Süleym, Hz. Peygamber"in yastığa dökülen saçlarını ve terini toplar sonra da bunları bir koku şişesinde biriktirirdi. Enes, vefat ettiğinde cesedinde ve kefeninde kullanılacak kokunun içine Peygamber Efendimizin teri ve saçlarının bulunduğu bu koku karışımının da eklenmesini vasiyet etmişti. Enes"in torunu Sümâme de dedesinin bu vasiyetini aynen yerine getirdiklerini bildirmişti.29 Tâbiûn ulemasından Muhammed b. Sîrin, Kûfeli Abîde b. Amr es-Selmânî"ye, Enes"in ailesinden kendilerine Hz. Peygamber"in saçından bir miktarın yadigâr kaldığını ve muhafaza ettiklerini söyledi.