Hz. Peygamber"i sevmenin dünya ile olduğu gibi âhiret ile ilgili de bir boyutu vardı. Müminin dünyada Rahmet Elçisi"ne duyduğu sevgisi ve gönülden bağlılığı, onun âhirette de en büyük kazançlarından ve hazırlıklarından olacaktı. Nitekim bir gün Peygamber Efendimiz insanlara bazı konularda uyarılarda bulunmaktaydı. Bir adam kalkarak, “Kıyamet ne zaman?” diye sorunca Hz. Peygamber"in yüzünde bir hoşnutsuzluk belirdi. O sırada ashâb, Hz. Peygamber"e hoşlanmadığı bir şey sorduğunu söyleyerek adamdan oturmasını istediler. Ancak o ikinci kez kalktı ve aynı soruyu tekrar etti. Adamın bu tavrı Resûlullah"ı biraz daha rahatsız etmişti. Sahâbîler kendisini uyararak oturmasını sağlasalar da üçüncü kez kalkan adam aynı şekilde, “Kıyamet ne zaman?” diye sorunca, Hz. Peygamber ona şöyle seslendi: “Yazıklar olsun! Kıyamet için sen ne hazırladın?” 17 Bunun üzerine adam başını önüne eğdi ve “Yâ Resûlallah, çok fazla orucum, namazım ve sadakam yok. Fakat ben Allah"ı ve Resûlü"nü seviyorum.” dedi. Bedevînin bu sözü üzerine Resûlullah, “Sen sevdiklerinle berabersin.” buyurarak ona müjde verdi.18 Ardından oradaki sahâbîler bu müjdenin kendileri için de geçerli olup olmadığını merak ederek, “Bizler de böyle miyiz?” diye sordular ve Hz. Peygamber, “Evet.” diyerek onları da mutlu etti.19 Olanları anlatan Enes b. Mâlik, ashâbın Müslüman olmalarından sonra bu kadar sevindiklerini hiç görmediğini söyleyerek o ânı resmettikten sonra şöyle demişti: “Ben de Allah"ı, Resûlü"nü (sav), Ebû Bekir"i ve Ömer"i seviyorum. Onlar kadar amel etmiş olmasam da (âhirette) onlarla beraber olmayı umuyorum.”20
Hz. Peygamber"den (sav) ayrılmaya dayanamayan tek sahâbî Hz. Ömer değildi. Onun vefatı Hz. Bilâl"i de çok derinden etkilemişti. Öyle ki Medine kendisine dar gelmeye başlamıştı. Çünkü Allah Resûlü"yle İslâm"ın ilk yıllarından beri birçok eza ve cefaya katlanmış, Medine"de onun müezzini olma şerefine nail olmuştu.21 Resûlullah"ın (sav) vefatından sonra, Medine"deki her şey onu hatırlatıyor ve ona duyduğu özlemi artırıyordu. Artık Bilâl için Medine sevgilisiz yaşanmaz bir hâle gelmişti. Bu nedenle de Medine"yi terk edip Şam tarafına cihada gitmek istiyordu. Ama İslâm halifesi Hz. Ebû Bekir, Bilâl"i bırakmıyor ve Mescid-i Nebevî"de müezzinliğe devam etmesini arzuluyordu. Bilâl, “Eğer vaktiyle beni kendin için satın aldıysan yanında tut. Ama beni Allah için satın alıp hürriyete kavuşturduysan Allah aşkına bırak da gideyim.” demiş ama yine de Hz. Ebû Bekir"i ikna edememişti. İlk halifenin vefatının ardından ikinci halife Hz. Ömer"den