Hz. Peygamber"in inen vahiyleri tebliğ ve tilâvetinin yanı sıra, inananlara Kitab"ı, hikmeti ve onlara bilmedikleri şeyleri öğretme32 gibi önemli bir vazifesi daha vardı.33 Allah"ın Kitabı"nı öğretmesi, daha çok amelî konularla ilgili olup pratiğe yönelikti. Âyetlerde ifade edildiği gibi o, Kur"an"ın yanı sıra, hikmeti de öğretmekteydi. Zira o, vahiyle donanmış, hikmetle bezenmiş bilge bir muallimdi. Bazı rivayetlerde kendisinin de buyurdukları üzere o, muallim yani öğretmen olarak gönderilmişti.34
Hz. Peygamber"in, indirilen âyetleri açıklaması da onun vazifeleri arasındaydı. Zira Yüce Allah, “...İnsanlara, kendilerine indirileni açıklaman ve onların da (üzerinde) düşünmeleri için sana bu Kur"an"ı indirdik.” 35 buyurmaktaydı. Onun Kur"an"ı beyanı ise çeşitli şekillerde olmaktaydı. Nebevî beyan, bazen Kur"an hükümlerinden anlamı kapalı veya anlaşılması zor olan âyetlere, bazen de genel hükümlerin nasıl anlaşılması gerektiğine dair açıklık getirme şeklinde gerçekleşiyordu. Örneğin, imsak vakti hakkında bilgi veren, “...Şafağın beyaz ipliği, siyah ipliğinden ayırt edilinceye kadar yiyin, için...” 36 âyetinde geçen iplikleri sahâbeden Adî b. Hâtim hakikate hamlederek yastığının altına iki iplik koymuş, onlara bakarak imsak vaktini tesbit etmeye çalışmıştı. Bu şekilde bir sonuç elde edemeyince Allah Resûlü"ne gelmiş, Hz. Peygamber de âyette sözü edilen iki ipliği, “Bu (ancak) gecenin karanlığı ile sabahın aydınlığı demektir.” diyerek izah etmişti.37
“İman edip de imanlarına zulmü karıştırmayanlar...” 38 âyeti inince, bu husus karşısında zorlanan sahâbe Hz. Peygamber"e gelerek, “Hangimiz imana zulmü karıştırmıyor ki?” demişler, bunun üzerine o, “Siz Lokman"ın oğluna söylediği "Gerçekten şirk, büyük bir zulümdür." 39 sözünü işitmiyor musunuz?” diyerek burada kastedilen zulmün “şirk” olduğu açıklamasını yapmıştı.40
Vahyin inişine tanıklık eden ashâb, Kur"an âyetlerini büyük ölçüde anlıyordu ve tefsire fazla ihtiyaç hissetmiyorlardı. Bu nedenle de Hz. Peygamber, Kur"an"ın küçük bir bölümünü tefsir etmişti. Yirmi üç sene boyunca devam eden nüzul sürecinin en önemli gündem maddesi olan Kur"an, onları ilgilendiren her konuda hayatla iç içeydi ve anlaşılmaması için sebep yoktu. Bu nedenle hiçbir âyeti tefsir edilmeyen sûreler olduğu gibi, birçok sûrenin de sadece birkaç âyeti hadislerle açıklanmıştı.
Hz. Peygamber"in Kur"an tefsiri daha çok uygulamalarında ve ahlâkî davranışlarında ortaya çıkmaktaydı. Diğer bir ifadeyle Allah Resûlü, Kur"an"ı anlatarak değil de yaşayarak öğretmeyi tercih etmişti. İnançtan