Sevgili Peygamberimiz, insanları İslâm"a davet ederken çok sıkıntılı günler geçirmişti. Hz. Peygamber"in karşılaştığı zorluklar, kızı Hz. Fâtıma"ya nispet edilen bir sözde, “Eğer bu zorluklar, gündüzlerin başına gelseydi, gündüzler geceye dönüşürdü.”1 şeklinde dile getirilmişti. Hz. Peygamber, Mekke"de düzenlenen Ukaz panayırlarında İslâm"ı anlatmak için çadır çadır dolaşır,2 Arafat"ta vakfe yerinde bulunan insanlara kendisini tanıtarak, “Beni kavmine götürecek kimse yok mu? Kureyş (müşrikleri) beni, Rabbimin kelâmını tebliğ etmekten alıkoydu.” buyururdu.3
Mekke"de geçen zorlu yılların ardından Medine"ye hicret eden Allah Resûlü, devlet başı sıfatıyla tebliğinin sınırlarını genişleterek, çevre kabileleri İslâm"a davet etmek üzere elçiler görevlendirecektir. Bu bağlamda, mektubunu taşıyan bir elçisini Yemâme reisi Sümâme b. Üsâl"e gönderir.4 Sümâme, gelen elçiyi öldürtmek ister. Fakat amcası Âmir b. Seleme buna engel olur. Bunun üzerine Hz. Peygamber Sümâme"nin yakalanması için emir verir ve dua eder.5 Peygamberimize ait bir askerî birlik tarafından yakalanan Sümâme Medine"ye getirilir. Mescid-i Nebevî"nin direklerinden bir direğe bağlanır. Derken Hz. Peygamber onun yanına gelir ve “Ey Sümâme! İçinde taşıdığın (gerçek düşünce) nedir?” diye sorar. Sümâme, “Bendeki hayırdır yâ Muhammed. Şayet öldürürsen kan sahibi birini öldürmüş olursun. İyi davranırsan şükreden birine iyilik etmiş olursun. Eğer diyet karşılığında mal istiyorsan hemen dile. Sana dilediğin kadar mal verilir.” der. Hz. Peygamber ertesi güne kadar yanından ayrılır. Ertesi gün yine, “Ey Sümâme! İçinde taşıdığın (gerçek düşünce) nedir?” diye sorar. O da, “Sana söylediğimdir! Eğer iyi davranırsan şükreden birine iyilik etmiş olursun. Öldürürsen kan sahibi birini öldürmüş olursun! Mal istiyorsan hemen dile! Sana dilediğin kadar mal verilir.” der. Hz. Peygamber yine bir sonraki güne kadar ondan ayrılır. Ertesi gün gelince tekrar, “Ey Sümâme! İçinde taşıdığın (gerçek düşünce) nedir?” diye sorar. Sümâme, “Bende sana söylediklerim var! Eğer iyi davranırsan şükreden birine iyilik etmiş olursun. Öldürürsen kan sahibi birini öldürmüş olursun. Mal istiyorsan hemen dile! Sana dilediğin kadar mal verilecektir.” der. Bunun üzerine Resûlullah, “Sümâme"yi serbest bırakın!” buyurur. O da mescide yakın bir hurmalığa giderek gusül abdesti alır.