Bir adam Abdullah b. Mes"ûd"a gelerek, “Senin her gün bize vaaz vermeni isterdim!” demişti. Abdullah b. Mes"ûd ona, “Sizi usandırırım endişesi beni bundan alıkoyuyor. Bu sebeple ben vaaz için sizin uygun zamanlarınızı gözetiyorum. Nitekim Resûlullah (sav), bıkkınlık vermekten endişe ederek bize vaaz vermek için uygun günleri kollardı.” şeklinde karşılık vermişti.36 Zira anlatılanlara ilgi ve iştiyak uyandırması bakımından bu yöntem, oldukça işlevseldi.
Resûlullah (sav) terbiye ve eğitim üslûbunun gereği olarak her muhatabına ayrı bir değer verirdi. Onunla muhatap olan her bir sahâbî, kendisine daha çok değer verildiğini düşünürdü. Özellikle onun nezdinde çocukların ve gençlerin özel bir yeri vardı. Çocukluk ve gençlik yıllarında hayatı anlamlı kılacak pratik öğütler, düşünce ve inanç esasları onun ilk öğrettiği şeyler arasındaydı. Nitekim bir gün Abdullah b. Abbâs, Resûlullah"ın (sav) arkasına binmiş, aynı binek üzerinde yolculuk yaparlarken Hz. Peygamber ona şunları söylemişti: “Delikanlı! Sana bazı şeyler öğreteceğim. Allah"ı gözet ki Allah da seni gözetsin. Allah"ı gözet ki Allah"ı daima yanında bulasın. Bir şey istediğinde Allah"tan iste! Yardıma muhtaç olduğunda Allah"tan yardım dile! Şunu bil ki bütün insanlar sana fayda vermek için toplansa Allah"ın takdiri dışında sana faydalı olamazlar. Ayrıca bütün insanlar sana zarar vermek için toplansa Allah"ın takdiri dışında sana hiçbir şeyde zarar veremezler. Bu konuda kalemler kaldırılmış, sayfalar(daki yazılar) kurumuştur.” 37
Resûlullah (sav), bazen “Yavrucuğum” ifadesiyle çocuğun duygu dünyasına hitap ediyor, dikkatini topluyor ve söylediklerinin iyi bellenmesini sağlıyordu. Nitekim Enes b. Mâlik der ki, “Resûlullah (sav) bana, "Yavrucuğum! Hiçbir kimseye kin ve düşmanlığın olmadığı hâlde sabahlamayı ve akşamlamayı başarabilirsen bunu yap!" dedi. Sonra da şöyle buyurdu:"Yavrucuğum! Bu benim sünnetimdir. Kim benim sünnetimi hayata geçirirse gerçekten beni seviyor demektir. Beni seven kimse de benimle birlikte cennette olur." ”38 Yine Resûlullah (sav) himayesi altında yetişen Ömer b. Ebû Seleme"nin tabağın içinde elini gezdirdiğini görmüş ve “Yavrum, besmele çek, sağ elinle ye ve önünden ye!” 39 diyerek sofra âdâbı konusunda onu uyarmıştı.
Resûl-i Ekrem"in konuşma ve söyleşilerinde, beden dilini de güzel bir şekilde kullandığı anlaşılmaktadır. Eğitim faaliyetinde muhatabın durumuna göre yumuşak, içten ve dokunaklı bir ses tonuyla veya yüksek sesle konuşmasının yanı sıra jest ve mimikleriyle de muhatabın ruh dünyasını ve fizik varlığını harekete geçirirdi. Câbir b. Abdullah, Resûllullah"ın