hutbe verişini şöyle anlatmaktadır: “Hz. Peygamber hitap ettiği zaman gözleri kızarır, sesi yükselir, sanki bir orduyu uyarıyormuşçasına celallenirdi... Bir defasında işaret parmağıyla orta parmağını bitiştirerek, “Kıyamet ile ben, şu şekilde (yakın) gönderildim.” buyurdu.40
Hz. Peygamber"in, ellerini de şöyle kullandığı anlatılmıştır: “...(Herhangi bir şeye veya yere) işaret ettiği zaman bütün avucuyla işaret ederdi. (Herhangi bir hususa) şaşırdığı zaman avucunu ters çevirirdi. Konuşurken avuçlarını birleştirir ve sağ avuç içini, sol başparmağına vururdu...”41 O, “Mümin, mümin için âdeta birbirini destekleyen bir bina gibidir.” derken parmaklarını birbirine kenetlemişti.42 Müslümanların kardeş olduklarından ve birbirleri üzerindeki hak ve dokunulmazlıklarından bahsederken ise sözü takvaya getiren Allah Resûlü, takvanın kalbî bir tavır olduğunu belirtmek üzere üç defa, “Takva buradadır, takva buradadır, takva buradadır.” buyurmuş ve o esnada eliyle göğsüne işaret etmişti.43 Yine işaret parmağıyla orta parmağını bitiştirerek, yetimi himaye eden kişinin cennette kendisine ne denli yakın olacağını göstermişti.44 “Şüphesiz ki Allah sizin bedenlerinize ve suretlerinize bakmaz; lâkin kalplerinize bakar.” buyurduktan sonra aynı şekilde parmaklarıyla göğsüne işaret etmişti.45 Hz. Peygamber"in yüzü kızardığında, kızdığı anlaşılırdı.46 Hoşuna giden bir durum olduğunda yine sevinci yüzünden okunurdu.47
Hz. Peygamber, anlatacağı konuların daha iyi anlaşılması ve öğrenilmesi için zaman zaman şekiller çizer, benzetmeler yapardı. Abdullah b. Mes"ûd"dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) bir gün düz bir çizgi çizdi ve “Bu, Allah"ın yoludur.” buyurdu. Ardından bunun sağından solundan bazı çizgiler çizdi. Sonra, “Bunlar birtakım yollardır. Her yolun başında, ona çağıran bir şeytan vardır.” buyurdu. Sonra da şu âyeti okudu: “Şüphesiz ki bu, benim dosdoğru yolumdur. O hâlde ona uyun. Başka yollara tâbi olmayın. Sonra sizi onun (yani Allah"ın) yolundan ayırır.” 48
Bazı durumlarda anlattıklarının daha iyi anlaşılıp kavranabilmesi için bizâtihi uygulayarak anlatırdı. Bir gün bir bedevî Resûlullah"ın yanına gelerek abdestin nasıl alınacağını sordu. Hz. Nebî, abdest uzuvlarını üçer defa yıkayarak ona abdest almayı gösterdi. Sonra da “Abdest budur. Bundan fazla yapan kimse, günah işlemiş, sınırı aşmış veya haksızlık etmiş olur.” 49 buyurdu.
Allah Resûlü"nün tavsiyelerine uymayan kişileri zaman zaman ikaz ettiği de oluyordu. Bir gün sahâbîlerinden birisi, “Yâ Resûlallah! Falan kişi bize namaz kıldırırken o kadar uzatıyor ki neredeyse namaza gelmeyeceğim.” dedi.