Hüzün yılıydı... Hz. Peygamber"in en büyük destekçileri olan amcası Ebû Tâlib ve sevgili eşi Hz. Hatice artık hayatta değildi. Allah Resûlü bir yandan giderek ağırlaşan şartlar altında ezilen az sayıdaki Müslümanlara destek sağlamak, diğer yandan da insanlara doğru yolu göstermek için çabalıyordu. Durumunu Kelboğulları, Hanîfeoğulları ve Âmiroğulları gibi o dönemin önde gelen Mekkeli kabilelerine arz etmiş ama kabul görmemişti.1
Nebî (sav) çok mahzundu. Kalbinin derinliklerinden dudaklarına dökülen bu hüznünü tarih kitapları şöyle kaydediyordu: “Allah"ım! Gücümün azlığını, çaremin tükendiğini ve insanlar tarafından hor görüldüğümü sana şikâyet ediyorum. Ey merhametlilerin en merhametlisi! Sen ki güçsüzlerin de benim de Rabbimsin. Kime emanet ediyorsun beni? Bana sevimsiz yüzlerini gösterip duranlara mı? Yoksa işimi eline terk ettiğin düşmanlarıma mı? Kime? Eğer sen hoşnutsan bu sıkıntılar dokunmaz bana. Ama nimetin daha ferahlık verir insana. Öfkenden ve öfkenin beni kuşatmasından, senin rızanın karanlıkları aydınlatan ve dünya âhiret işlerini düzene koyan nuruna sığınıyorum.” 2
Yakınlarından yeteri kadar destek ve koruma bulamayan mahzun Nebî artık panayır mevsiminde Mekke"ye gelen yabancıları dolaşıyor, onlara kendini tanıtıyor, İslâm"ı anlatıyor ve “Beni kavmine götürecek kimse yok mu? Kureyşliler beni, Rabbimin kelâmını tebliğ etmekten alıkoyuyorlar.” diyordu.3 O zamanlar aklı eren bir çocuk olan Rebîa b. Abbâd, Hz. Peygamber"in bu çabasına tanık olduğu ânı şöyle anlatıyordu: “Zü"l-Mecâz panayırında Hz. Peygamber"i, "Ey insanlar! "Allah"tan başka ilâh yoktur." deyin ki kurtulasınız!" derken gözlerimle gördüm. Çarşının hangi sokağına girse kalabalık da peşinden gidiyordu. Kimsenin bir şey söylediğini görmedim. Ama o susmuyor ve "Ey insanlar! "Allah"tan başka ilâh yoktur." deyin ki kurtulasınız!" diyordu. Ardından gelen şaşı bir adam da "Bu adam, dinden çıkmış ve yalancı birisidir!" diyordu. "Bu kim?" diye sordum, "Abdullah oğlu Muhammed. Kendisinin peygamber olduğunu söylüyor!" dediler. "Onu yalanlayan kim?" diye sordum, "Amcası Ebû Leheb." dediler.”4
Bütün engellemelere rağmen Allah"ın Resûlü, insanları Allah"ın dinine davet etmekten vazgeçmiyordu. Her fırsatta onları Allah"a imana ve