ölmek üzere değil, savaştan kaçmamak üzere biat etmiştik.” ifadeleri ile aktarır o günkü durumu.36
Söz vermişti dostları ona, zorlukta da kolaylıkta da yanında olacaklarına dair. Biatin ardından Müslümanların kararlılıklarını gören Mekkeli müşrikler, Hz. Peygamber ile Müslümanlar açısından şartları ağır bir anlaşma yapmışlardı. Buna göre Müslümanlar geri dönecekler ve Kâbe ziyareti bir sonraki sene yapılacaktı.37 “Şüphesiz Allah, ağaç altında sana biat ederlerken inananlardan hoşnut olmuştur...” 38 “Şüphesiz sana biat edenler Allah"a biat etmiş olurlar.” 39 mealindeki âyetler Yüce Allah"ın bu biate katılan müminlerden razı olduğunu açıkça ifade ediyordu. Allah"ın müminlerden ve müminlerin de Allah"tan razı olmasından dolayı Hudeybiye"deki bu biat “Rıdvan Biati” olarak anıldı.
Böylece Allah ve Resûlü"nün emir ve tavsiyeleri doğrultusunda yaşama arzusu içinde olmalarının yanı sıra onun liderliğini ve devlet başkanlığını kabul eden müminler bu arzularını ve kabullerini Hz. Peygamber"e biat ederek bir sözleşmeye bağladılar. Ve ömürleri yettiği sürece bu sözleşmenin hükümlerine göre davranışlarını, isteyerek ve gönülden bağlanarak ayarladılar. On yıllık Medine döneminde değişik mekânlarda, değişik zamanlarda Hz. Peygamber"in kapısına koşanlar, güçleri nispetinde iyilik ve hayırda yarışmaya yürekten söz verdiler.
Biat ilk müminler için sadece imanî bir bağlılığı yansıtmıyor, Peygamber Efendimizin şahsında onun siyasî, dinî ve askerî alandaki otoritesini, savaşta ve barışta, zorlukta ve kolaylıkta, her hâlükârda kabullenmeyi de içeriyordu. Zira insanları bağlayıcı bir devlet sisteminin ve kanunların olmadığı bir toplumda Hz. Peygamber (sav) yeni bir hukuka dayanan bir şehir devleti kurmuştu ve bu devletin yöneticisi de kendisiydi. Bu bağlamda ilk müminlerin Hz. Peygamber"e yaptıkları biat, imanî açıdan olduğu kadar siyasî açıdan da oldukça önemliydi. Biat edip sözünde durana mükâfat olarak cenneti müjdeleyen Hz. Peygamber, sözünde durmayanın hükmünün ise Allah"a ait olduğunu söylemişti.40 Hatta bazı rivayetlerde, biat ile bağlılığını ifade etmeden ölenin câhiliye ölümü üzere öleceği bildirilmekteydi.41
Hz. Peygamber sonrası dönemlerde de tarih içerisinde Müslüman devletlerde varlığını ve işlevini sürdüren biatin, lider ve yönetici kesim ile yönetilenler arasında her iki tarafı da sorumluluklarıyla bağlayan bir anlaşma olması sebebiyle siyasî niteliği ağırlık kazanmıştı. Halkın