yöneticisini tayin etmesi ve karşılıklı yükümlülük beyanı içermesi bakımından biat, modernite öncesi dönemlerin katılımcı devlet yapısının bir unsuru olarak görülebilir. İslâm toplumunun Resûlullah sonrası ilk yöneticisi olma şerefini kazanan Hz. Ebû Bekir"in halife seçilmesi de biat yoluyla, yani halkın onayıyla gerçekleşmişti. Seçiminin ardından yaptığı konuşmada Hz. Ebû Bekir, “Doğru yaptığım sürece bana destek olun. Hata ettiğimde düzeltin.” demişti.42 Buradan anlaşıldığı üzere biat, gözü kara bir şekilde ölünceye kadar rastgele bir kişinin peşine takılıp sürüklenmeyi değil, hem yönetenin hem yönetilenin sorumluluklarını yerine getirmesini ifade etmekteydi.
Hz. Peygamber"in İslâm"ı kabullenecek kimse arayışı ile başlayan süreç, müminlerin Peygamber"le buluşup ona itaatlerini arz etmek için biatleşmeleriyle devam etti. Allah Resûlü"nün halifelerinden sonra biat bir süre daha işlevsel olmaya devam etti. Asırlar ilerledikçe, nice devletler gelip geçti, yönetim şekli hilâfetten saltanata dönüştü. Başlangıçta gönüllülük esasına dayalı manevî sorumluluğu olan biatin yerini, sultanların zorlamalarıyla yapılan, aksi takdirde maddî müeyyidesi olan cebrî biatler almaya başladı.
İslâm"ın ilk asrında oldukça önemli bir işlevi olan biat, şartların, yönetim şekillerinin tamamen farklılaştığı günümüzde, ilk inananların Allah"a ve Resûlü"ne bağlılığını temsilî olarak anlatan bir kavramdır. Allah"a ve Resûlü"ne verilen ahdin bir ifadesidir. Günümüzde ise Müslümanlar, Hacerülesvedi selâmlarken temsilî olarak Allah"a verdikleri sözü, ahdi yinelediklerini düşünürler.
Her ne kadar Nebî (sav) ile buluşup ona biat edemeseler de bugün müminler, kalplerindeki imanlarıyla ve ona lâyık ümmet olmak için ortaya koydukları çabalarla sunacaklardır Resûl"e olan bağlılıklarını. Bugün müminlerin Peygamber"e ahidleri, Hendek Savaşı"nda sahâbenin Resûlullah"a şu coşkulu mısralarla sundukları biat gibidir:
نَحْنُ الَّذِينَ بَايَعُوا مُحَمَّدَا عَلَى الْإِسْلاَمِ مَا بَقِينَا أَبَدَا
“Bizler Muhammed"e biat edenleriz
Ömrümüz oldukça İslâm yolunu izleriz.”
Resûl-i Ekrem, yüreğinde sahâbe sevgisi, aynı coşkuyla şöyle karşılık vermişti onların bu biatlerine: