sen beni bırakıp gittin.” dedi. Ardından Peygamber Efendimize dönerek “Yâ Resûlallah, bana arkadaşlık etmek üzere söz verdin, yola çıktım ancak sen beni bırakıp gittin. Kureyşliler beni alıkoydular, ben de canımı ve ailemi servetim karşılığında satın aldım.” dedi. Resûlullah, Süheyb"e serveti karşılığında Mekkeli müşriklerden canını kurtarmasını ima ederek, “Satış kârlı çıktı!” buyurdu. Bunun üzerine şu âyet nazil oldu: “İnsanlardan öyle kimse de vardır ki Allah"ın rızasını isteyerek kendini satın alır. Allah, kullarına çok merhametlidir.” 2
Aslında ticareti kârlı çıkan sadece Süheyb değildi. Allah yolunda mallarını ve canlarını feda etmekte bir an bile tereddüt göstermeyen, bu uğurda yurtlarını ve sahip oldukları her şeyi geride bırakıp Allah"ın Resûlü ile birlikte hicret eden bütün ashâb bu müjde ile şerefleniyordu.
Allah ve O"nun Sevgili Peygamberi için yapılan “Hicret”3 dinlerini yaşama imkânı bulamayan Müslümanların sahip oldukları her şeyi bu uğurda terk ettikleri destanın adıdır. Hicret, Allah ve Resûlü"ne teslimiyetin son noktasıdır. Hicret, zulümden kaçış değil bir arayıştır. Hakkı ayakta tutmak için eyleme geçmektir. Bu nedenle hicret Kur"ân-ı Kerîm"de doğrudan imanla ilişkilendirilmiş4 ve ne kadar faziletli bir eylem olduğu, “Zulme uğradıktan sonra Allah yolunda hicret edenlere gelince, onları dünyada güzel bir şekilde yerleştireceğiz. Eğer bilirlerse âhiretin mükâfatı elbette daha büyüktür.” 5 gibi âyetlerle müjdelenmiştir.
Muhacirlerin hicret yolculuğu Peygamber Efendimizin peygamberliğinin onuncu yılında Mekke"nin Akabe mevkiinde Medineli altı kişiyle karşılaşmasıyla başlamıştı.6 Allah Resûlü onlara Kur"an okudu ve Müslüman olmalarını söyledi. Onlar da bu daveti kabul etti. Ertesi yıl ve daha sonraki yıl Medineli Müslümanlarla aynı yerde buluştu. Medineliler Resûl-i Ekrem"in ve etrafındakilerin zor durumda olduğunu görünce, onları memleketlerine davet ettiler ve Medine"ye hicret ettikleri takdirde kendilerini düşmanlarına karşı canları gibi koruyacaklarına söz verdiler.7
Mekkeli Müslümanlar dinlerini gereği gibi yaşayabilmek için evlerini, işlerini ve hayata dair her şeylerini geride bırakarak Medine"ye hicret ettiler. Mekke"den ayrılırken çıktıkları kutlu yolculuk, muhacirleri cennetin kapılarına kadar götürmeye yeterdi. Zira yurtlarını ve bütün mallarını bırakarak çıktıkları bu yolculuk, eşi görülmemiş bir fedakârlığın ürünüydü. Allah (cc), çok zor bir eylem olan hicretin,8 bütün zorluklarına rağmen gösterilen bu fedakârlığın karşılığını şöyle müjdelemişti: