yeryüzünde dolaşıp hayatlarını kazanmaya fırsat bulamazlar. Onların hâllerini bilmeyen kimse, istemekten çekindikleri için onları zengin sanır. Ey habibim! Sen onları yüzlerinden tanırsın. Yoksa onlar insanlardan ısrarla bir şey istemezler. Siz her ne bağışta bulunursanız şüphesiz Allah onu hakkıyla bilir.” 21
Ne aileleri ne de servetleri olan Suffe talebeleri, Müslümanların konukseverliği ile geçimlerini sürdürüyorlardı.22 Misafirliklerin en güzeli ise kuşkusuz Allah Resûlü"nün misafiri olmaktı. Nitekim Resûlullah (sav) çoğu zaman Suffe"de kalanlardan bir kısmını kendi hanesine alırdı. Ashâbına da götürebilecekleri kadar misafir almalarını şöyle tavsiye ederdi: “Yanında iki kişilik yiyeceği olan (onlardan) bir üçüncüsünü; dört kişilik yiyeceği olan bir beşincisini yahut altıncısını alıp götürsün!” 23 Bu sebeple ne aileleri ne de malları olan Suffe Ashâbı"na “İslâm Ehli"nin (Müslümanların) misafirleri” denilmiştir.24
Suffe Ashâbı"nın önde gelenlerinden Ebû Hüreyre (ra), çoğu zaman şiddetli açlık çektiklerini, onların bu hâlini Resûlullah"ın (sav) çok iyi anladığını ve imkân oldukça hâne-i saadetlerine çağırıp neyi varsa kendilerine ikram ettiğini nakletmektedir. Bir defasında Ebû Hüreyre, üç gün bir şey yemediğini, açlıktan baygınlık geçirdiğini, nihayetinde Suffe Ashâbı olarak Resûlullah"ın (sav) hanesine çağırıldıklarını ve tirit yediklerini anlatmıştır.25 Yine bir gün Resûlullah (sav) açlıktan çaresiz kalan Ebû Hüreyre"nin vaziyetini fark etmiş ve onu alıp hâne-i saadete götürmüştü. Evde ise sadece bir kap süt vardı. Resûlullah (sav) ona Suffe"deki arkadaşlarından kimi görürse çağırmasını emretmişti. Ebû Hüreyre, ilk başta bu sütün sadece kendisinin açlığını giderebilecek kadar az olduğunu düşünmüş ama emre itaat ederek gidip Suffe"deki arkadaşlarını çağırmıştı. Resûlullah (sav) ona, süt kabını alıp arkadaşlarına sırayla vermesini söylemiş, o da birer birer onlara ikram etmişti. Her biri kabı alıp doyuncaya kadar içmiş, sonra da bir diğer arkadaşına vermişti. Suffe Ehli"nin sonuncusu da içtikten sonra kapta kalan az miktardaki sütü Resûlullah"a takdim etmişlerdi. Resûlullah (sav) Ebû Hüreyre"ye bakıp gülümsemiş ve “Ebû Hüreyre, süt içmeyen ikimiz kaldık; otur sen de iç!” buyurmuştu. O da oturup içmiş, Resûlullah (sav) kendisine, “Biraz daha iç!” diye üç defa tekrarlamıştı. Nihayetinde Ebû Hüreyre, “Seni hak din ile gönderen Allah"a yemin olsun ki içecek yerim kalmadı.” demiş, bunun üzerine Resûlullah (sav), Allah"a hamdedip besmele çekerek kalan sütü içmişti.26 Böylece orada bulunan Suffe Ashâbı hem karınlarını doyurmuş hem de Resûlullah"ın (sav)