idaresindeki İsrâiloğulları, buzağı şeklinde bir heykel yapıp onu tanrı edinmekle meşguldür.62 Hz. Musa aldığı emirleri kavmine tebliğ etmek için döndüğünde hiç ummadığı bir manzara ile karşılaşır. Üzgün ve kızgındır: “Benden sonra arkamdan ne kötü işler yaptınız! Rabbinizin emrini beklemeyip acele mi ettiniz?” Sonra yerine vekil bıraktığı kardeşine dönerek hesap sorar. Hz. Harun, “kavminin kendisini zayıf bulduklarına, neredeyse kendisini öldüreceklerine” işaret edip suçsuz olduğunu söyler. Bunun üzerine Hz. Musa Rabbinin merhametine sığınır, dua edip kendisi ve kardeşi için af diler.63
Hz. Musa"nın İsrâiloğulları"na karşı giriştiği mücadele, unutulmaz derslerle ve ibret sahneleriyle dolu uzun bir süreçtir. Allah"ın elçisi olarak o, bu sürecin tamamında hem Yüce Yaratıcı hem de diğer insanlarla ilişkileri düzenleyen temel ilkeleri halkına hatırlatır. Allah Teâlâ Hz. Musa"ya dokuz âyet verdiğini Kur"an"da ifade eder.64 Bu âyetlerin/ilkelerin İsrâiloğulları"na özgü olan birkaç tanesi dışında hemen hepsi, Allah tarafından gönderilen bütün peygamberlerin çağrısında da vardır. Nitekim asırlar sonra Allah Resûlü, Hz. Musa"ya verilen bu dokuz âyetin neler olduğunu soran Yahudilere şöyle cevap verir: “Hiçbir şeyi Allah"a ortak koşmayın, hırsızlık etmeyin, zina yapmayın, Allah"ın öldürülmesini haram kıldığı cana haksız yere kıymayın, suçsuz bir kimseyi öldürülmesi için idarecilerin yanına götürmeyin, sihirle uğraşmayın, faiz yemeyin, iffetli bir kadına zina iftirasında bulunmayın, savaş günü cepheden kaçmayın. Ayrıca siz Yahudilere mahsus olmak üzere cumartesi günü yasağını çiğnemeyin.” 65
Bütün hayatı şirk, küfür ve haksızlığa karşı mücadele içinde geçen Hz. Musa ve onun en yakın yardımcısı Hz. Harun, peygamberler tarihine, esaret altındaki bir milleti kurtuluşa ulaştıran ama en büyük sıkıntıyı da yine onlardan çeken Allah dostları olarak geçmiştir. Hz. Musa, hayatının hemen her sahnesi ibretlerle dolu olduğu için hem Allah hem de Resûl-i Ekrem tarafından en sık verilen örneklerdendir ve bu sebeple Kur"an ve hadislerde ismi en çok zikredilen peygamberdir. Allah ile konuşan, her nefeste Rabbini hatırlayan bir tevhid eridir o.
İbn Abbâs, İsrâ gecesinde Hz. Musa ile görüşen Allah Resûlü"nün onu şöyle tasvir ettiğini nakleder: “İsrâ yolculuğuna çıkarıldığım gece İmrân"ın oğlu Musa"ya (as) rastladım. Uzun boylu, esmer bir adamdı. Saçları kıvırcıktı. Şenûeli adamlara benziyordu...” 66 Bir defasında da Peygamber Efendimiz Ezrak vadisinden geçerken şöyle demiştir: “Musa"nın (as), tepeden inerken yüksek sesle Allah"a telbiye getirdiğini görür gibiyim.” 67