duygularla ellerini açıp Allah"a yalvardı: “Rabbim, dedi, kemiklerim zayıfladı, saçım başım ağardı. Ve ben, Rabbim, sana (ettiğim) dua sayesinde hiç bedbaht olmadım. Doğrusu ben, arkamdan iş başına geçecek olan yakınlarımdan endişe ediyorum. Karım da kısırdır. Tarafından bana bir velî (oğul) ver.” 19
Hz. Zekeriyyâ bir oğul istiyordu. Zira İsrâiloğulları o kadar bozulmuşlardı ki Allah"ı ve âhiret gününü unutmuşlar, hiç çekinmeden peygamberlerin kanlarını dökecek kadar azgınlıklarını ileri götürmüşlerdi. İsrâiloğulları"nın yaptığı eziyetlerden Hz. Zekeriyyâ da nasibini almış ve türlü musibet ve eziyetlere maruz kalmıştı. Etrafındakiler, eşine ve kendisine çocuğu olmamasından dolayı manevî baskı yapıyorlardı. Artık Hz. Zekeriyyâ"nın, kavminin bu eziyetlerine tahammül edecek gücü kalmamıştı. Kendisinden sonra halkının doğru yoldan ayrılacağından endişe ediyor, peygamberliği, hikmeti, Allah"a daveti miras alacak bir evlâtla rızıklandırılmayı diliyordu.20 Aradan çok zaman geçmedi ki Allah, Hz. Zekeriyyâ"nın duasını kabul buyurdu: “Zekeriyyâ mâbette durmuş namaz kılarken melekler ona şöyle seslendiler: Allah sana, kendisi tarafından gelen bir kelimeyi tasdik edici, efendi, iffetli ve salihlerden bir peygamber olarak Yahyâ"yı müjdeler.” 21
Hz. Zekeriyyâ bu müjde karşısında çok sevindi. Zira adı Allah tarafından konulan bir çocuğu olacaktı.22 Bu hârikulâde müjdeye şaşırmıştı. Öyle ya! Yaşı oldukça ilerlemiş olmasına rağmen nasıl çocuğu olabilirdi? Yüreği büyük bir mutlulukla çarparken, “Rabbim! Hanımım kısır ve ben de ihtiyarlığın son noktasına ulaşmış iken, benim nasıl çocuğum olur?” dedi.23 “(Vahiy meleği) dedi ki: Evet, öyle. (Ancak) Rabbin diyor ki: “Bu, bana göre kolaydır. Nitekim daha önce, hiçbir şey değil iken seni de yarattım.” 24
Zekeriyyâ (as) kalbinin huzura kavuşması ve tatmin olması için Allah"tan kendisine bir alâmet göstermesini istiyordu: “Rabbim! dedi, (çocuğum olacağına dair) bana bir işaret ver!” Allah bu dileğini de geri çevirmedi ve ona, “Sana işaret, sapasağlam olduğun hâlde üç gece insanlarla konuşamamandır.” buyurdu.25
Allah ona üç gün istese bile konuşamayacağını söylemişti. Konuşmak isteyecek ancak sağlıklı olduğu hâlde kendinde konuşacak gücü bulamayacak26 ve meramını işaretle anlatmak zorunda kalacaktı. Öyle de oldu. Hz. Zekeriyyâ işaretle kavmine sabah akşam Allah"ı tesbih etmelerini emretti.27
Bir müddet sonra ilâhî vahyin müjdesini verdiği Yahyâ dünyaya gelmişti. Yahyâ"nın çocukluğu, diğer çocuklarınkinden farklı geçti. Yaşıtları ona, “Hadi bizimle gel, oyun oynayalım.” dediklerinde o, “Ben oyun için