Durum Ebû Berâ"ya da haber verildi. Hem yeğeni Âmir"in ihaneti hem de böyle bir faciaya sebep olmanın verdiği suçluluk hissi ona ağır geldi.16 Ebû Berâ, Allah Resûlü"nün bedduası sebebiyle vebâdan öldü.17
Bi"r-i Maûne olayının haberini aldığı gece, Resûlullah"a Recî"de öldürülenler ve Ten"îm"de şehit edilen Hubeyb"in haberi de gelmişti. Peş peşe gelen iki felâket haberi onu çok üzmüştü. En zorda kaldığı zamanlarda bile kimseye lânet okumayan Hz. Peygamber, bu defa tarifi mümkün olmayan böyle bir acı karşısında beddua etmekten kendini alamadı: “Allah"ım, Mudar"ı perişan et. Allah"ım, senelerini Yusuf"un kıtlık yılları gibi (çetin) yap. Allah"ım, Allah"a ve Resûlü"ne asi olan Lihyânoğulları, Adal, Kâre, Zi"b, Ri"l, Zekvân ve Usayye"yi sana havale ediyorum.” 18
Müşrikler, ashâbına çok düşkün olan Resûlullah"a19 öylesine bir acı yaşatmıştı ki kendisinin hizmetinde bulunan ve böylece her hâline şahit olan Enes b. Mâlik, onun Bi"r-i Maûne"de şehit edilen yetmiş sahâbîye üzüldüğü kadar hiçbir seriyyeye üzülmediğini söylemişti.20 Bu nedenle Hz. Peygamber, bir ay boyunca namazlarında katillere beddua etmişti.21
Müşriklerin çirkin tuzakları yalnızca bu iki olayla sınırlı değildi. Ebû Süfyân, bir bedevîyi Resûlullah"ı öldürmek üzere kiralayarak Medine"ye göndermişti. Bir süre etrafı soruşturduktan sonra Hz. Peygamber"i mescitte bulan ve ona doğru yönelen bedevî ise niyeti anlaşılınca ashâb tarafından hemen yakalanmıştı. Allah Resûlü"ne karşı düşmanlıklarını onu öldürmeye kadar vardıran müşriklerin bu teşebbüsü üzerine Hz. Peygamber daha fazla beklemedi. Hemen Amr b. Ümeyye ve Seleme b. Eslem"i, Ebû Süfyân"ı öldürmeleri için Mekke"ye gönderdi.22
Sonucu belirsiz olmasına rağmen Uhud Savaşı"nda Müslümanlara galip geldiklerini düşünen müşrikler, tekrar cesaretlerini toplamışlardı. Nitekim Recî", Bi"r-i Maûne olayları ve Resûlullah"ı öldürme teşebbüsü de bu cesaretlenmenin bir tavrı olarak ortaya çıkmıştı. Müşrikler, Uhud gibi ciddi bir imtihanın yaraları henüz sarılmamışken kurdukları hain tuzaklarla Hz. Peygamber"i yıldırmaya çalışmışlardı. İçlerindeki hırs ve intikam ateşi öylesine alevlenmişti ki ne haram aylara ne de verdikleri söze riayet etmişler ve yetmişten fazla savunmasız insanın ölümüne sebep olmuşlardı. Bu ihanet Allah Resûlü"nü son derece üzmüştü. Zira herhangi bir savaş ortamı olmadan bu kadar kişinin bir anda katledilmesinin izahı yoktu. Daha birkaç ay önce Uhud"da verilen mücadelenin yorgunluğu geçmeden de bunun hesabının sorulması mümkün değildi. Resûlullah, bütün bu olumsuz