Hicret"in sekizinci yılıydı. Mûte Savaşı"nın üzerinden henüz birkaç ay geçmişti. Allah Resûlü gizli bir sefer hazırlığı içerisindeydi. Kendisi için hazırlık yapmasını istediği hanımı Hz. Âişe de dâhil hiç kimse bunun sebebini bilmiyordu. Bu sırada Hz. Ebû Bekir, kızının yanına gelmişti. Onun da olup bitenden haberi yoktu. Kızının telaşını gören Hz. Ebû Bekir bunun sebebini sormaktan kendini alamadı. Zira bu ani ve gizli hazırlığın nedenini merak ediyordu. Hz. Âişe, “Vallahi bilmiyorum.” dedi. Hz. Ebû Bekir, “Resûlullah bir sefer yapılmasına karar verseydi bize hazırlanmamızı bildirirdi.” dedi. Bunun üzerine kızı, “Bilmiyorum, belki Süleymoğulları"na, belki Sakîf"e belki de Hevâzin"e gidecektir.” dedi.1 Bir müddet sonra Hz. Peygamber çıkageldi. Hz. Ebû Bekir, Allah Resûlü"ne nereye gitmek istediğini sordu. Bizans ya da Necd diye tahmin etmişti fakat yanılmıştı. Sonra “Kureyş"e mi?” diye sordu. Resûlullah, “Evet.” cevabını verdi. Hz. Ebû Bekir şaşırmıştı, “Onlarla senin aranda bir antlaşma yok muydu?” diye tekrar sordu. Hz. Peygamber sorusuna bir soruyla karşılık verdi: “Onların Kâ"boğulları"na yaptıklarını duymadın mı?”2
Medineli Müslümanlarla Mekkeli müşrikler arasında yapılan Hudeybiye Antlaşması gereği, sulhün müddeti on yıldı. Ancak müşrikler, üzerinden henüz iki yıl geçmeden antlaşma maddelerini ihlâl etmeye başlamışlardı. Nitekim bir gece Kureyş"in müttefiki Nüfâseoğulları, Müslümanlarla birlik olan Kâ"boğulları"na baskın yapmıştı. Bu arada Kureyşliler de boş durmamış, Nufâseoğulları"na yardım etmişlerdi.3 Durum hemen Peygamberimize bildirildi, o da Kâ"boğulları"na yardım edeceğine söz verdi. Mekkelilere haber göndererek ya öldürülenlerin diyetlerini ödemelerini ya da Nüfâseoğulları ile aralarındaki antlaşmayı feshetmelerini istedi. Aksi takdirde onlara savaş açacaktı. Mekkeli müşrikler ne diyet ödemeye ne de Nüfâseoğulları ile aralarındaki ittifakı bozmaya razı oldular. Fakat çok geçmeden yaptıklarına pişman olan Kureyşliler, Ebû Süfyân"ı antlaşmayı yenilemek üzere Medine"ye gönderdiler. Ancak girişimleri başarısızlıkla sonuçlandı. Resûlullah, antlaşmayı yenilemeyi kabul etmedi.4
Hz. Peygamber kararını vermişti. Hicret yolculuğu esnasında, büyük bir hüzünleardında bıraktığı memleketi, Müslümanların zorla çıkarıldığı topraklar artık fethedilmeliydi. Hz. Âdem"den beri yeryüzünün kutsal