mâbedi olan Kâbe, putlardan arındırılmalıydı. Ayrıca Mekke, sadece dinî değil siyasî ve ticarî bakımdan da önemli bir merkezdi. Orası alındığında İslâm"ın ve Müslümanların hâkimiyetleri biraz daha perçinlenmiş olacaktı. Aslında Hudeybiye Antlaşması ile Müslümanlar bir muhatap olarak kabul görme yönünde çok önemli bir mesafe kat etmişlerdi. İlerleyen süreçte ise Müslümanların sayısı gün geçtikçe artmış, Mekke"nin dirayetli şahsiyetlerinden Hâlid b. Velîd ve Amr b. Âs gibi isimler, İslâm"ı kabul etmişlerdi. Kureyşliler, müttefiklerinin İslâm"ı kabul etmeleri ya da Hz. Peygamber ile dostluk kurmaları sebebiyle yalnız kalmışlardı. Bunun yanında, başta Yahudiler olmak üzere, Kureyş"in en güçlü yardımcıları da etkisiz hâle getirilmişlerdi.
Hz. Peygamber fetih hazırlıklarını büyük bir gizlilikle yürütüyor, bir yandan da, “Allah"ım! Yurtlarında ansızın karşılarına çıkıncaya kadar Kureyşlilerin casus ve habercilerini tut!” diye dua ediyordu.5 Medine"den dışarıya herhangi bir haber sızmaması için bütün çıkışlar durdurulmuştu.
Hz. Peygamber"i bu şekilde sıkı davranmaya iten sebep, Mekke"yi ani bir baskın ile ele geçirip savaşa ve kan dökülmesine meydan vermemekti. Çünkü Mekkeli müşrikler, Müslümanların Mekke"nin fethi amacıyla bir hazırlık içinde olduklarını haber aldıkları takdirde gerekli önlemleri alarak güçleri yettiğince şehri savunacaklardı. Neticede çok sayıda can kaybına sebep olan bir savaş cereyan edebilirdi. Fakat bütün bu gizlilik gayretlerine rağmen Hâtıb b. Ebû Beltea isimli bir muhacir Mekke"ye, oradaki yakınlarını kollamak maksadıyla, yapılan hazırlıkları bildiren bir mektup göndermek istemişti. Hz. Peygamber, bir kadın tarafından taşınan bu mektuptan bir şekilde haberdar oldu ve Mekke"ye ulaşmasını engelledi. Hz. Ömer, ihaneti sebebiyle Hâtıb"ı öldürmek için izin istese de âlemlere rahmet olarak gönderilen Efendimiz (sav), “Ama o Bedir"e katıldı.” buyurarak Hâtıb"ı affetti.6
Hazırlıklar tamamlanınca Resûlullah (sav) Ramazan ayının onuna tekabül eden çarşamba günü, şehrin idaresini Ebû Ruhm"a devrederek beraberindekilerle birlikte Medine"den ayrıldı.7 İslâm ordusu, müttefik güçlerin de katılımıyla yaklaşık on bin kişilik ihtişamlı bir ordu hâline gelmişti.8 Medine"den çıkışta az olan askerî gücün yol boyu katılımlarla bu sayıya ulaşması, önemli bir savaş stratejisi idi. Bir diğer strateji ise Mekkelileri şaşırtmak amacıyla Mekke-Medine yolu üzerinde bulunan Batn-ı İdam"a doğru Ebû Katâde komutasında bir keşif birliği gönderilmesiydi.9 Böylelikle Kureyşliler, Müslümanlar Mekke civarındaki dağların arkasına