Enceze va"deh ve nasara abdeh ve hezeme"l-ahzâbe vahdeh!” (Tek bir Allah"tan başka ilâh yoktur. O"nun ortağı yoktur. Mülk de O"nundur, hamd de O"na mahsustur. O, her şeye kadirdir! Bir tek Allah"tan başka ilâh yoktur. Vaadini yerine getirdi, kulunu muzaffer kıldı. Tek başına birleşik düşman ordularını bozguna uğrattı.) 48
Bu kısımda başka dualar da etti ve söylediklerini üç defa tekrarladı. Sonra Merve"ye doğru yürüdü. (Safâ ile Merve arasındaki) vadinin ortasına indiği vakit (bugünkü iki yeşil direk arasında) hızlıca yürüdü. Vadiden çıkınca normal yürüyüşüne devam etti. Nihayet Merve"ye geldi. Merve tepesinde de Safâ"da yaptığı gibi hareket etti. Merve üzerine son çıkışında, “Eğer bu hac işini yeniden yapmış olsaydım, kurban getirmez, hac ile birlikte ben de umre yapardım. Şimdi sizden yanında kurbanı olmayanlar derhâl ihramdan çıksın ve haccını umreye çevirsin!” buyurdu. Bunun üzerine Sürâka b. Mâlik b. Cü"şûm ayağa kalkarak, “Yâ Resûlallah! Bu durum, bizim bu senemize mi mahsus, yoksa ilelebet devam edecek mi?” diye sordu. Resûlullah (sav) parmaklarını birbirine kenetleyerek üç defa, “Umre, hacca dâhil olmuştur. Hayır, ebedî olarak devam edecektir!” buyurdu.49
Hz. Peygamber bu tavaf ve sa"yinden sonra ihramdan çıkmadı.50 Haccını bitirip bayram günü kurbanını kesinceye kadar ihram yasaklarından olan hiçbir şeyi yapmadı. Kurbanlarını getiren kimseler de Resûlullah"ın yaptığı gibi yaptılar.51 Yani hac vazifelerini tamamlayıncaya kadar ihramdan çıkmadılar.
7 Zilhicce Çarşamba/Hacûn-Ebtah-Bathâ-Muhassab
Tavaf ve sa"ydan sonra Hz. Peygamber hacca niyet ederek Mekke"nin üst tarafındaki Hacûn mevkiinde konakladı. Yaptığı tavaftan sonra, artık ta Arafat"tan dönünceye kadar Kâbe"ye bir daha yaklaşmadı. Ashâbına, Beyt"i tavaf etmelerini, Safâ ile Merve arasında sa"y etmelerini, sonra da saçlarını kısaltmalarını, bundan sonra da ihramdan çıkmalarını emretti. Peygamber"in bu emri, beraberinde kurbanlığı bulunmayan kimseler içindi.52
Mekke civarında ikamet ettiği bu günlerde, Müslümanların konakladıkları yer olan o gün itibariyle Mekke dışındaki Ebtah/Bathâ/Muhassab denilen yerde çadırını kurdurdu ve orada konakladı. Bu süre içinde namazları ikişer rekât kıldı. Ashâbına çok düşkün olan Rahmet Elçisi, onlarla birlikte, açık arazide, basit bir çadırın içinde kalmayı tercih etti. Hemen Kâbe"nin yanı başında evi olan amcasının kızı Ümmü Hânî"nin Mekke"deki evlerde kalması yönündeki davetini dahi kabul etmedi ve halkın arasından ayrılmadı.