Abdurrahman, elinde bir misvakla Hz. Peygamber"in (sav) huzuruna girdi. O esnada Hz. Âişe, onu (sav) göğsüne dayamıştı. Allah"ın Elçisi, gözlerini Abdurrahman"ın elindeki misvaka dikti. Onun bu bakışından misvağı arzuladığını anlayan müminlerin annesi, Abdurrahman"dan misvakı aldı, kullanması için misvağın ucunu kesip yumuşatarak Efendimize verdi. O da dişlerini temizledi. Bu olayı anlatan Hz. Âişe, “Ben, Resûlullah"ın hiç bu kadar güzel diş misvakladığını görmemiştim.” demiştir.10
Ömrünün son anlarında bile hayattan kopmayan Hz. Peygamber, bilhassa namaz münasebetiyle ashâbının arasına çıkmaya gayret etmiş, hastalığının ağırlaştığı günlerde bile ashâbının namazını takip etmiştir. Nitekim bir defasında eşlerine, “İnsanlar namaz kıldı mı?” diye sordu. Eşi Hz. Âişe ve yanındakiler, “Hayır, seni bekliyorlar ey Allah"ın Resûlü!” dediler. Bunun üzerine Resûlullah (sav), kendisi için su hazırlanmasını istedi. Getirilen suyla yıkanan Allah Resûlü, kalkmaya davranırken bayıldı. Ayıldığında aynı şekilde, “İnsanlar namazlarını kıldılar mı?” diye sordu. Bu durum üç kez tekrarlandı. Cemaat ise mescitte yatsı namazı için Hz. Peygamber"i bekliyordu. O sırada Bilâl-i Habeşî de namaz vaktini bildirmek için gelmişti. Resûlullah (sav) namazı kıldıramayınca, Hz. Ebû Bekir"e haber yollayarak namazı kıldırması talimatını verdi. Bundan sonra Peygamberimizin (sav) ağır hastalık günlerinde insanlara namazı Hz. Ebû Bekir kıldırdı. Bir keresinde Nebî (sav), kendini biraz iyi hissedince amcası Abbâs ile damadı Ali b. Ebû Tâlib"in yardımıyla öğle namazı için çıktı. Resûlullah"ı (sav) gören Hz. Ebû Bekir, imamet mahallinden geri çekilmek istediyse de Allah Resûlü, işaretle yerinde kalmasını buyurdu. Ve yanındaki iki kişiden kendisini Ebû Bekir"in yanına oturtmalarını istedi. Hz. Ebû Bekir ayakta namaz kıldırıyor, insanlar da ona uyuyorlardı. Hz. Peygamber de (sav) oturduğu yerde namazını kılmıştı.11 Efendimiz (sav) kendisini ölüme götüren hastalığı sırasında takatsizlikten artık konuşamayacak duruma gelinceye kadar ashâbına namaza ve yanlarındaki hizmetçilerin haklarına riayet etmeleri tavsiyesinde bulunmuş,12 böylece Allah hakkı yanında kul hakkına da dikkat etmeleri konusunda ümmetini uyarmıştır.
Bütün bunlar Nebî"nin (sav) vefat hastalığı esnasında dahi ashâbından kopmadığını, onları yalnız bırakmadığını gösteren örneklerdir. Elbette hastalığı süresince ashâbı da onu yalnız bırakmamışlardır. Bilhassa aile fertleri ve yakın akrabalarının onun başından ayrılmadığını görüyoruz.