onların şereflerine saldıran kimselerdir.”23 cevabını almıştı. Karınları yılanlarla dolu ve ev kadar şişkin olan insanları gördüğünde onların kim olduğunu sormuş, kendisine onların faiz yiyen insanlar olduğu bilgisi verilmişti.24
Bu mucizevî yolculuktan dönen Allah Resûlü, dönüşünde amcasının kızı Ümmü Hânî"yi uyandırdı ve onlara sabah namazını kıldırdı. Ardından da olup bitenleri anlattı. Şaşkınlaşan Ümmü Hânî"ye, bunun sıradan bir şey olmadığını anlatmak için zamana ve mekâna vurgu yaparak Hz. Peygamber sözüne şöyle devam etti: “Bildiğin gibi burada yatsı namazını kıldım, sonra Beytü"l-Makdis"e gittim ve orada namaz kıldım. Sonra da sizinle birlikte şimdi gördüğün gibi sabah namazını kıldım.” Ümmü Hânî"yi şaşkınlaştıran Hz. Peygamber"in bu ifadeleri, aslında İsrâ sûresi birinci âyetinin diğer bir şekilde ifade edilmesiydi: “Kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu bir gece Mescid-i Harâm"dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksâ"ya götüren Allah"ın şanı yücedir.” 25
Daha sonra Hz. Peygamber, Ümmü Hânî"nin evinden ayrılmak için ayağa kalktı. Ancak ridasının bir ucundan yakalayan Ümmü Hânî gitmesine izin vermedi ve “Ey Allah"ın Elçisi! Bunu kavmine haber verme; onlar seni yalanlar ve sana eziyet ederler.” diyerek kaygısını ifade etti.
Rabbinin vahyettiklerini tebliğ etmekle yükümlü olan ve şartlar ne olursa olsun hiçbir şeyi gizlemeyen Allah Resûlü, Ümmü Hânî"nin sözlerini dinledikten sonra, “Vallahi haber vereceğim.” dedi ve evden çıktı. Onun için endişelenen Ümmü Hânî, olup bitenleri takip etmesi için Habeşli cariyesini Peygamber"in peşine taktı.26
Ümmü Hânî ile aralarında bu konuşma geçen Hz. Peygamber, insanların kendisini yalanlayacaklarını düşünerek bir kenara çekilmiş, hüzünlü bir şekilde oturuyordu. Allah"ın düşmanı Ebû Cehil yanına sokuldu ve alaycı bir şekilde, “Yeni bir şey var mı?” diye sordu. Hz. Peygamber, “Evet.” dedi. Meraklanan Ebû Cehil, “Ne var?" diye konuşmayı sürdürdü. Hz. Peygamber, “Götürüldüm.” dedi. Ebû Cehil, “Nereye?” diye sorduğunda, Hz. Peygamber, “Beytü"l-Makdis"e.” cevabını verdi. Ebû Cehil, “Sonra da aramıza döndün, öyle mi?” dedi. Resûlullah da, “Evet.” diye karşılık verdi.
Hz. Peygamber"i hemen yalanlamayan Ebû Cehil, aradığını bulmuş gibi, “Kavmini çağıracak olsam, bana söylediklerini onlara da söyler misin?” diye sordu Allah Resûlü"ne. O da, “Evet.” diyerek karşılık verdi. Bu cevap Ebû Cehil"i fazlasıyla sevindirdi. Zira onlar, Hz. Muhammed için nice benzetmeler yapmışlar27 ve onu mecnun olarak nitelemişlerdi.28