Onun sihirbaz olduğunu iddia etmişler29 ve öğretilmiş bir deli olduğunu ileri sürmüşlerdi.30 Hatta, “Biz, bir deli şair için ilâhlarımızı mı terk edeceğiz?” 31 diyerek kendilerince bir söylem geliştirmişlerdi. Müşriklerin bu iddiaları karşısında habibini rahatlatmak isteyen Yüce Mevlâ, “(Ey Muhammed!) De ki, "Ben size ancak bir tek şeyi, Allah için ikişer ikişer, teker teker kalkıp düşünmenizi öğütlüyorum. Arkadaşınız Muhammed"de cinnetten eser yoktur. O, şiddetli bir azaptan önce sizin için ancak bir uyarıcıdır."” 32 buyurmuştur.
Müşriklerin baş temsilcisi olan Ebû Cehil nihayet tutunacak bir dal bulmuş olmanın sevinciyle, “Toplanın ey Kâ"b b. Lüheyoğulları!” diye bağırmaya başladı. Çeşitli meclislere haberciler yolladı. Onlar da toplandılar ve hep birlikte Hz. Peygamber"in bulunduğu yere geldiler ve onun yanına oturdular. Ebû Cehil, “Bana söylemiş olduğun şeyi, kavmine de söyle.” diye söze başladı. Resûlullah aynen tekrar etti ve “Bu gece götürüldüm.” dedi. Onlar, “Nereye?” diye sorduklarında, “Beytü"l-Makdis"e.” diye cevap verdi. “Sonra da aramıza döndün öyle mi?” dediler.33 Resûlullah, “Evet.” diyerek onların şaşkınlıklarını daha da artırdı. O sahneyi anlatan İbn Abbâs, orada bulunanlardan bazılarının ellerini çırpıp başlarının üzerine koyduklarını ardından da, “Bize Mescid-i Aksâ"yı anlatır mısın?” diye konuşmayı sürdürdüklerini nakletmektedir. Zira onların bir kısmı mescidi biliyorlardı. Bunun üzerine Hz. Peygamber, Kâbe"nin bitişiğindeki Hicr"de ayağa kalktı. Allah, Beytü"l-Makdis"i gözünün önüne getirdi. Hz. Peygamber de ona bakarak özelliklerini Kureyş"e anlatmaya başladı.34 Şaşkınlıklarını gizleyemeyen müşrikler, “Vallahi anlattıkları doğru.” demekten kendilerini alamadılar.35
Hz. Peygamber"in verdiği bilgi doğru olsa bile söz konusu olayın imkânsız olduğunu düşünen müşrikler, kendi aralarında İsrâ ve Mi"rac"ı konuşmaya başladılar. Hatta daha önce Resûlullah"a inananlardan, müşriklerin etkisinde kalarak İslâm"ı terk edenler bile oldu.36 Bunlar Hz. Ebû Bekir"e varıp, “Arkadaşının geceleyin Beytü"l-Makdis"e götürüldüğünü zannetmesinden haberin var mı?” diye sordular. “Böyle mi söylüyor?” diye soran Hz. Ebû Bekir, “Evet.” cevabını aldığında, “Eğer bunu o söylüyorsa doğrudur.” diyerek, iman ve teslimiyetin en güzel örneğini ortaya koydu. Buna da şaşıran insanlar, “Sen gerçekten onun gece Beytü"l-Makdis"e gidip sabah olmadan geri geldiğine inanıyor musun?” diye tekrar sordular. Kendisinden ve inancından emin olan Hz. Ebû Bekir, “Doğrusu ben, bundan çok daha imkânsız şeylere inanıp onu tasdik etmekteyim. Öyle ki sabah akşam ona gökten gelen vahyi doğrulamaktayım.” diye karşılık verdi.