Bize (âhirete dair) müjdeler verdin, biraz da dünyalık mal ver!” diyerek büyük bir saygısızlık yaptılar. Bu sözlerden dolayı, Allah Resûlü"nün üzüntüsü yüzüne yansıdı.23
Daha sonra da Yemen"den insanlar geldi. Allah Resûlü onlara “Ey Yemenliler! Âhirete dair bu müjdeyi kabul edin, Temîmoğulları onu kabul etmemişlerdi.” buyurdu. Yemenliler, “Biz kabul ettik ey Allah"ın Elçisi! Esasen buraya bunun için geldik.” dediler.24 Resûl-i Ekrem, Yemenlilerin imana ve İslâm"a karşı gösterdikleri bu medenî tavırlarından dolayı olsa gerek, Yemen"de hüküm süren Himyerîler hakkında da hayır duada bulunmuş ve onların “dillerinde selâm, ellerinde ikramla hep veren, güvenli ve imanlı bir topluluk” olduklarını belirtmiştir.25 Yemenli Ezd kabilesinden de, “Allah"ın aslanları” diye övgüyle bahsetmiştir.26 Medineli Evs ve Hazrec kabileleri, aslen Yemenli Ezd kabilesine mensuptular.27 Allah Resûlü"nün en zor anında ona kucak açmışlar, yurtlarını ve yuvalarını onunla paylaşmışlardı. Bu nedenle onlara “ensar” (yardımcılar) denilmiş, Allah ve Elçisi tarafından hayırla yâd edilmişlerdi.28
Bedevîlerin kaba ve dar görüşlü zihniyetleri dinî hayatlarına da yansıyordu. Allah Resûlü bir gün mescitte oturuyordu. O sırada bir bedevî mescide girdi; namaz kıldı, sonra şöyle dua etti: “Allah"ım! Bana ve Muhammed"e merhamet et, bizden başka kimseye de merhamet etme!” Bunun üzerine Peygamberimiz gülerek, “Sen, geniş olanı (Allah"ın rahmetini) daralttın!” buyurdu. Adam bu kez mescidin bir köşesine gidip abdest bozdu. Resûlullah"ın kızmadan, nazik bir şekilde kendisini uyarması üzerine ise bedevî, yaptığı işin doğru olmadığını anlayarak özür diledi.29 Deve çobanlığıyla meşgul olan bu insanlar,30 çölde, sert ve zor hayat koşulları altında yaşamaktan ötürü kabalaşıyor,31 beşerî ilişkilerde uygunsuz davranışlar sergiliyordu.
Ancak onlar çoğu kez sertliğe, katı yürekliliğe ve kabalığa dayalı özelliklerini muhafaza etmekte kararlı görünüyorlardı. Kur"an"ın da işaret ettiği gibi bedevîler, inkârcılık ve ikiyüzlülük konusunda ısrarlı,32 başkalarıyla paylaşmayı içlerine sindiremeyen, müminlerin başına belalar gelmesine sevinebilen kimselerdi.33 Kalp katılığı34 ve dünya malına karşı aşırı düşkünlük,35 onların genel özelliklerindendi. Çölde deve çobanlığı yapıp şehir hayatından uzak durur,36 toprağı işleyip hayatlarını bu yolla kazanmaktan hoşlanmazlardı.37 Bu sebeple Allah Resûlü"yle birlikte oldukları kimi ortamlarda, ona karşı nezakete ve âdâba aykırı davranışlarda bulunmaktan kaçınmıyorlardı. Resûl-i Ekrem (sav) bir gün kendisine gelen