Mukaddes şehir Mekke, insanlığın kurtuluşu için yeni bir ümidin ve yeni bir doğumun muştusuna sahne olmuştu. Allah Resûlü"nün peygamber olarak gönderilişinin üzerinden birkaç yıl geçmiş, ilâhî mesajların açıktan açığa insanlara duyurulma vakti gelmişti. Yüce Allah, Elçisi"ne en yakın akrabasından başlamak1 üzere insanları uyarması talimatını vermişti. Bunun üzerine Allah Resûlü, Safâ tepesine çıkarak aynı soydan gelen akrabalarına: “Ey Fihroğulları, ey Adîoğulları...” diye oymak oymak seslenmişti.2 Belli ki çok önemli bir meseleyi görüşmek, konuşmak istemekteydi. Sevilen, güvenilen birisi olduğu için çağrıyı duyan yakın akrabaları hemen oraya koşmuşlardı. Topluluk merakla neler olacağını beklemeye koyulmuştu ki, Hz. Peygamber (sav) söze başladı: “Ne dersiniz, size şu dağın arkasında (sizinle savaşmak üzere) atlılar bekliyor diye haber versem bana inanır mısınız?” Onlar, “Biz senden hiç yalan işitmedik.” demişlerdi. Bunun üzerine Allah Resûlü, “Öyle ise yakında gelecek çok çetin bir azap öncesinde sizi uyarıyorum.”
Toplantıya katılanlar arasında müşriklerin ileri gelenlerinden Ebû Leheb de vardı. Hemen söze atıldı ve toplantının amacına ulaşmasına mani olmak için, “ Yazıklar olsun sana! Bizi buraya bunun için mi topladın!” dedi, sonra oradan ayrıldı. Hz. Peygamber"in (sav) amcalarından olan Ebû Leheb"in bu sert muhalefeti üzerine şu âyetler nâzil oldu: “Ebû Leheb"in elleri kurusun. Zaten kurudu da! Ona ne malı, ne de kazandığı fayda verdi! O, alevli bir ateşe girecek. Ve karısı da boynunda hurma lifinden bükülmüş bir ip olduğu hâlde odun hamalı olarak (ateşe girecek).” 3
Oradaki herkes gibi Ebû Leheb de bir müşrikti. Yani “Allah"ın dışında uydurma ilâhları O"na ortak koşan bir kimse idi. Kur"an Mekkelilerin çoğunluğunu oluşturan müşriklerin ortak koşmalarından, bâtıl inançlarından ve bazı olumsuz davranışlarından bahseder. Söz gelimi, Kur"an"da Allah"a inanmakla birlikte putlara da tapınmak,4 Allah"a oğul ve kız isnadında bulunmak,5 putları şefaatçi yani Allah"a yakınlaşma vasıtası olarak görmek6 ve O"na bâtıl zan ve isnatlarda bulunmak7 gibi hususlara dikkat çekilmektedir. Müşriklerden bahseden âyetler, onları, putlardan yardım bekleyen, Allah"ı ve âyetlerini yalanlayan ve kıyamet gününün varlığına inanmayan kimseler olarak takdim etmektedir.8