ashâbından meşhur komutan Ebû Ubeyde b. Cerrâh, birliklerine gönderdiği mektupta, zimmîlerden aldıkları cizye ve haracın geri verilmesini ve onlara şöyle denilmesini emretmişti: “Bu savaş gailesinden dolayı sizlere yardım edemeyeceğiz ve sizleri koruyamayacağız. İşte bu nedenle sizden aldığımız malları da geri veriyoruz.”29 Bunun üzerine ordu komutanları topladıkları vergilerin tamamını gayri müslimlere geri vermişlerdir.
Müslümanların Hıms"tan alınan cizye mallarını geri verdikleri sırada, Müslüman olmayan tebaa, gönüllerinde oluşan sevgi ve merhamet duygularını şöyle izhar etmişlerdi: “Tanrıya yemin olsun ki sizlerin yönetim ve adaleti, daha önce içinde bulunduğumuz zulüm ve zorbalıktan bize daha iyi geliyor. Şunu iyi bilin ki Herakl"in ordusu bizler burada olduğumuz sürece Hıms şehrine giremeyecektir.”30 Cizye vergisi, Müslümanlarla birlikte yaşama iradesi gösteren gayri müslimlerin dokunulmaz hak ve hürriyetlerini güvence altına almak maksadıyla ödedikleri bir vergidir.
Allah Resûlü kendileriyle yaptığı barış antlaşmaları sonucu Eyle, Ezruh, Dûmetü"l-cendel Hıristiyanlarından cizye almıştır.31 Resûlullah"a cizye vermeye razı olan Hıristiyanlardan Necrânlılar ile Müslümanların görüşmeleri ise üzerinde ayrıca durmaya değer bir konudur.
Medine"ye hicretin üzerinden dokuz yıl geçmişti. Arap Yarımadası"nın her tarafından insanlar, kabileler hâlinde Medine"ye akın etmişlerdi. Çeşitli maksatlarla Medine"yi ziyaret eden bu heyetler nedeniyle bu yıla “Senetü"l-Vüfûd” (Heyetler Yılı) denilmişti. Görünen o ki Medine, farklı inanç ve kültürlere mensup insanları ağırlamaktaydı. Hıristiyan Belhâris kabilesi (Benu"l-Hâris) mensubu “Necrân”heyeti de bunlardan birisiydi. Hz. Peygamber, Necrânlıların reisi Ebû Hârise ile Abdülmesih"i İslâm"a davet etti. Onlar, bu daveti kabul etmeyip çeşitli sorular sorarak tartışma başlattılar.32 Tartışma uzadıkça uzadı; bu esnada Hz. Meryem"in durumu, Hz. İsa"nın şahsiyeti ve Hıristiyan öğretisine dair pek çok mesele tartışmaya konu oldu. Necrânlılar bir türlü ikna olmuyorlardı. Bunun üzerine Allah Resûlü yalan söyleyenlerin lânete müstahak hâle geleceğini söyledi ve bu hususta onları karşılıklı yemin etmeye davet etti. Fakat Hıristiyanlar buna yanaşmadılar.33 Necrânlılar Müslüman olmadılar, cizye vermeye razı oldular34 ve bu görüşmeler sonrasında Resûl-i Ekrem"le bir barış antlaşması yaparak Medine"den ayrıldılar.35
Allah Resûlü, Necrân Hıristiyanlarına din ve vicdan hürriyeti tanımıştır. Antlaşmalarına sadakat gösterip yükümlülüklerini yerine