Allah Resûlü, bu âyetin nüzûlüyle birlikte İslâm"ı kabul etmedikleri hâlde Müslümanların himayesini kabul eden gayri müslimlerden cizye tahsil etti. Sefere gönderdiği komutanlara da savaşmadan önce karşı tarafı İslâm"a davet etmelerini, bunu kabul etmedikleri takdirde cizye vermek suretiyle kendi dinlerinde bırakmalarını, ancak bunu da kabul etmemeleri durumunda savaşmaları talimatını verdi.22 Dolayısıyla cizye, Müslüman olmayanların İslâm devletine itaat ve bağlılığının bir sembolü, aynı zamanda askerlik hizmetinden muaf olan bu kimselerin can ve mal güvenliklerinin sağlanmasının bir bedeliydi.23
Zimmîlerin hak ve yükümlülükleri hususunda oldukça titiz davranan Allah Resûlü (sav), ashâbından da aynı tavrı benimsemelerini istemiş ve onlara şu sözlerle uyarıda bulunmuştu: “Bilesiniz ki! Kim bir zimmîye (anlaşmalı bir gayri müslim vatandaşa) haksızlık ederse, onun hakkını eksik verirse, ona gücünün üstünde şeyler yüklerse veya gönülsüz olarak ondan bir şey alırsa, ben kıyamet gününde o kişinin hasmıyım.” 24 Bu ikaz, sahâbenin cizye konusunda daha itinalı davranmalarına sebep olmuştur. Nitekim Allah Resûlü"nün bütün seferlerine iştirak etmiş ve vefatından sonra da pek çok sefere komutanlık etmiş olan meşhur sahâbî İyâz b. Ganm,25 cizye toplanırken kendilerine eziyet edilen bir topluluğu görünce onlara eziyet edenleri sert bir dille uyararak Resûlullah"ın şu sözlerini hatırlatmıştır: “Yüce Allah, dünyada insanlara eziyet ve işkence edenlere (kıyamet gününde) mutlaka azap eder.” 26
Bir başka örnekte ise Hişâm b. Hakîm b. Hizâm"ın benzer tepkiler verdiği görülür. Şam bölgesini ziyaretinde güneşe karşı dikilmiş ve başlarına zeytinyağı dökülmüş insanlara rastlayınca “Bu ne hâl?” diye soran Hişâm, “Vergi için cezalandırılıyorlar.” denilince, “Haberiniz olsun! Ben Allah Resûlü"nü şöyle derken işittim: "Bu dünyada (insanlara) işkence edenlere şüphesiz Allah da azap edecektir." ” demiştir.27
Cizye tahsilinde müsamahalı olan Müslüman yöneticiler, onları koruyamaz durumda olduklarında ise topladıkları cizyeleri gayri müslimlere iade etmişlerdir. Zira cizye, “zimmî”diye bilinen ve yaptıkları anlaşma gereği vatandaşlık statüsü kazanan gayri müslimlerin can ve mal güvenliğine kavuşturulmasının karşılığıydı.28 Örneğin Müslümanlar Yermük Savaşı"nda Rumlara karşı büyük bir ordu toplayınca, kuvvetlerini aynı noktada bir araya getirebilmek için Şam"da fethedilen bütün şehirlerin savunmasını bırakmak zorunda kalmışlardı. Bunun üzerine Allah Resûlü"nün