628 yılında Mekkeli müşriklerle on yıllık bir süre için yapılmıştı Hudeybiye Barış Antlaşması.1 Barışın üzerinden henüz iki yıl geçmişti ki müşrikler Müslümanların himayesindeki bir kabileye saldırarak antlaşmayı bozdular. Bunun üzerine Allah Resûlü (sav) Mekke"nin fethine karar verdi. Mekke"yi kan dökülmeden fethetmek istediği için hazırlıkların büyük bir gizlilik içinde yürütülmesini istiyordu. 10 Ramazan 8/1 Ocak 630"da Medine"den yola çıkan ordu, Mekke yakınlarında Merruzzahrân denilen yerde karargâh kurdu.2 Hz. Peygamber, sayıları on bini bulan mücahidlerin her birinin, bulunduğu yerde ateş yakmasını istedi. Bu durum müşrikler arasında büyük bir endişeye sebep olmuştu. Korku ve panik hâlindeki müşriklerin merakını gidermek için Ebû Süfyân, yanına Hakîm b. Hizâm ve Büdeyl b. Verkâ"ı alıp etrafı incelemeye çıktı.3 İslâm ordusunun öncü kuvvetleri onları yakalayıp Hz. Peygamber"in huzuruna getirdiler. O sırada Müslüman olan Ebû Süfyân, ordunun Mekke"ye girişini Hz. Peygamber"in amcası Abbâs"la birlikte izlemeye koyuldu.
Arap kabileleri alay alay Ebû Süfyân"ın önünden geçiyorlardı. Sıra ensara gelmişti. Başlarında Sa"d b. Ubâde bulunuyordu. Ebû Süfyân"ın önünden geçerken, “Ey Ebû Süfyân! Bugün melhamet (cesetlerin saçılacağı büyük savaş) günüdür. Bugün Kâbe"de bile kan dökmek helâldir.” dedi. Derken, Resûlullah"ın (sav) içinde bulunduğu grup geldi. Ebû Süfyân, Sa"d b. Ubâde"nin söylediklerini Resûlullah"a anlattı. Bunun üzerine Resûlullah, “Sa"d yanlış söylemiş. Bugün, Allah"ın Kâbe"yi yücelteceği gündür. Bugün Kâbe"nin giydirileceği (örtüsünün değiştirileceği) gündür.” 4 “Bugün merhamet günüdür. Bugün Allah"ın Kureyş"i şereflendireceği gündür.” buyurdu.5
Sa"d"ın sözleri, Hz. Peygamber"in hoşuna gitmemişti. O, insanlara rahmet olarak gönderilmişti ve Mekke"yi kan dökmeden almak istiyordu. Herhangi bir kargaşaya meydan vermek istemiyordu. Bu nedenle Ebû Süfyân"a bugünün “melhamet” değil “merhamet” günü olduğunu söyledi ve derhâl Sa"d"ın görevine son verip sancağı oğlu Kays b. Sa"d"a emanet etti.6
Hz. Peygamber (sav), büyük bir tevazu ile şehre girdi. Namazdan sonra Mekkelilere bir konuşma yaptı. “Ey Kureyş halkı! Ne dersiniz? (Size ne yapacağımı düşünüyorsunuz?)” diye sordu. Onlar, “İyilik umuyoruz. Sen, asil bir kardeşsin ve asil bir kardeşin oğlusun.” karşılığını verdiler.