Bunun üzerine, Hz. Peygamber, Hz. Yusuf"un kardeşlerine dediği gibi onları, “Bugün size kınama yok. Allah sizi affetsin. O, merhametlilerin en merhametlisidir.” 7 diyerek serbest bıraktı.8
Hz. Peygamber, kendisini ve ashâbını kovup memleketlerinden çıkarmış ve mallarını gasp etmiş olan, ona ve ashâbına büyük zulüm ve işkencelerde bulunan bu insanlardan çok çekmişti. Mekke döneminde insanları Kur"an"ın yönlendirmesiyle hikmetle ve güzel sözlerle İslâm"a davet eden9 Peygamberimiz, burada kendisine ve Müslümanlara karşı yapılan düşmanlığa, işkenceye ve şiddete sabretmişti. Yapılan bütün eza ve cefaya rağmen gizli gizli de olsa tebliğ faaliyetlerine devam etmişti. Zaten Müslümanların güçsüz olduğu Mekke döneminde nâzil olan Kur"ân-ı Kerîm âyetleri, Hz. Peygamber"e ve inananlara sürekli sabrı tavsiye ediyordu.10 Fakat müşrikler düşmanlığı iyice artırınca Hz. Peygamber ve ashâbı dinlerini daha özgür bir ortamda yaşayabilecekleri bir yurt edinme ihtiyacı hissettiler. Neticede âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed (sav), getirdiği dine inananların inançlarını özgürce yaşayabilecekleri ve kimseye inançlarından dolayı herhangi bir baskının uygulanamayacağı bir yurt kurmak için doğup büyüdüğü şehri ashâbı ile birlikte terk etmek zorunda kaldı.
“Kendilerine savaş açılan Müslümanlara, zulme uğramaları sebebiyle cihad için izin verildi. Şüphe yok ki Allah"ın onlara yardım etmeye gücü yeter. Onlar, haksız yere, sırf, “Rabbimiz Allah"tır.” demelerinden dolayı yurtlarından çıkarılmış kimselerdir. Eğer Allah"ın, insanların bir kısmını bir kısmıyla defetmesi olmasaydı, içlerinde Allah"ın adı çok anılan manastırlar, kiliseler, havralar ve mescitler muhakkak yerle bir edilirdi. Şüphesiz ki Allah, kendi dinine yardım edene mutlaka yardım eder. Şüphesiz ki Allah, çok kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir.” 11 buyuran Kur"an âyetleri, Resûlullah"ın Mekke"den Medine"ye hicreti esnasında inmişti.12 Böylece sabır ve tahammül dönemi bitmiş ve Müslümanlara ilk defa kendilerini savunma hakkı tanınmıştı. Ancak Müslümanlar Medine"ye hicret ettikten sonra İslâm dininin yayılmasını ve Medine"de ortaya çıkan yeni devleti kendileri için tehdit görmeye devam eden Mekkeli müşrikler, mânevî ve siyasî baskılara devam ettiler. Müşrikler Resûlullah"ın (sav) sığındığı Medine"yi istila edip giriştiği yenilik hareketlerini yok etmek için akla gelen bütün yolları denemişler ve nihayet imzaladıkları Hudeybiye Antlaşması"nı da çiğnemişlerdi. Ama şimdi, terk etmek zorunda bırakıldığı Mekke"ye bir fatih olarak, muzaffer bir kumandan olarak giriyordu Allah"ın Resûlü. Kendisine bunca kötülük yapmış