geldikten sonra şöyle buyurmuştur: “Birinizin öyle şeytan gibi saçı başı dağınık gelmesindense, böylesi daha iyi değil mi?” 25 Böylece kişinin, saygınlığını zedeleyen ve toplumun göz zevkini bozan bir görüntü arz etmesinin ne kadar çirkin bir durum olduğunu “şeytan” benzetmesiyle sembolize etmiştir. Câbir b. Abdullah"ın aktardığına göre, Allah Resûlü bir defasında yine dağınık saçlı bir şahıs görünce şu tepkiyi vermişti: “Bu adam saçlarını düzeltecek bir şey bulamamış mı?” Aynı şekilde üzerinde kirli elbiseler bulunan başka bir adama rastlayınca da “Bu adam elbisesini yıkayacak bir şey bulamamış mı?” diyerek26 hoş görünmeyen bir vaziyette insanların arasına girenlerin tutumlarını yadırgamıştı.
Beden bakımı ve temizliği aslında her insanın doğasında var olan bir gereksinimdir. Bu ihtiyacın giderilmesi noktasında, gelenekten geleneğe, toplumdan topluma farklılık arz edebilen düzenleme veya uygulamalarla karşılaşmak mümkündür. Fıtrî bir din olan İslâm da insan tabiatının çirkin addettiği hiçbir şeyi hoş karşılamamıştır. Bu bakımdan Hz. Peygamber"in sünnetinde, öğretilerinde vücudun mahrem bölgelerindeki kılların giderilmesinden tırnakların kesilmesine varıncaya kadar beden bakımı ve temizliğine ilişkin en ince ayrıntılara rastlamak mümkündür. İnsanlığın Son Peygamberi, “Beş şey fıtratın (yaratılışın) gereğidir: Sünnet olmak, avret bölgesindeki kılları temizlemek, koltuk altındaki kılları temizlemek, bıyığı kısaltmak, tırnakları kesmek.” 27 buyurarak Müslüman için düzenli beden bakımının gereklerini açıklamış, ashâbından bu bakımları ertelemeden yerine getirmelerini istemiştir.28
Bedenin temiz tutulup güzelleştirilmesi, esasen yine insanın yaratılışında var olan güzellik duygusundan, çevresine güzel görünme arzusundan kaynaklanır. Ancak insan, güzel görünme uğruna bedeni üzerinde sınırsız bir tasarruf yetkisine sahip değildir. Masum estetik kaygının ötesinde insanı salt bedene indirgeyen, onu metalaştıran ve görsel unsurlarını ahlâkî niteliklerine önceleyen beden üzerindeki tasarruflar nebevî öğretide kabul görmemiştir. Nitekim Allah Resûlü (sav), tıbbî bir mazerete dayanmayan,29 aynı zamanda kendisiyle ve çevresiyle barışık bir görüntü arz etmeyi hedeflemeyen, başkalarını yanlış duygu ve düşüncelere sevk eden, vücuda dövme yapma, başkasına ait saçları kendi saçına ekleme, dişleri törpüleyip inceltme gibi uygulamaları,30 kaşları ve yüzdeki tüyleri aldırmayı,31 dış güzelliği uğruna Allah"ın yarattığını değiştirme çabası olduğu gerekçesiyle kınamıştır.32 Böylece bu tür müdahaleleri fıtrata uygun