Onun (sav) bu tavsiyesinde, o zaman çok değerli bir “para” olan altının süs malzemesi olarak kullanılmasının ekonomik canlılığı olumsuz etkileyeceği düşüncesi de etkili olmuş olabilir.
İpek giysilere ve altın ziynete getirilen kısıtlamalarda bu eşyaların abartı ve israf yanında kibir ve gösterişe yol açma olasılığı da göz önünde tutulmuş olmalıdır. Kibirlenme ve gösteriş, güzel kıyafetler giyinerek ve süslenerek topluma karışan herkesin içine düşebileceği marazî duygulardır. Bu insanî hastalığın farkında olan Efendimiz (sav), bir taraftan müminlere zarif ve temiz giyinmelerini öğütlerken,33 diğer taraftan imkânlarını başkalarına tepeden bakma vesilesi yapmamalarını söylemiştir. Resûlullah, müminlere, muhtemelen daha çok Kureyş aristokratları ve İran sosyetesinin bir giyim tarzı olduğu, bu yüzden de mağrurlanmaya yol açabileceği gerekçesiyle yerde sürünecek kadar uzun kıyafetler giymemeleri konusunda uyarmış ve şöyle buyurmuştur: “Yüce Allah, kibrinden dolayı elbisesini yerde sürükleyen kimseye (rahmet nazarıyla) bakmaz.” 34
Buradan hareketle insanın doğasında var olan güzel görünme isteği ile kibir duygusu arasında bir bağ kurulmamalıdır. Nitekim bilge sahâbî Abdullah b. Mes"ûd"un aktardığına göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kimse cennete giremez.” Bu söz üzerine bir adam, “İnsan elbisesinin ve ayakkabısının güzel olmasından hoşlanır.” deyince Hz. Peygamber (sav), “Şüphesiz ki Allah güzeldir, güzelliği sever. Kibir ise hakikati inkâr etmek ve insanları küçük görmektir.” demiştir.35
Hadis kaynaklarımızın kılık kıyafete dair bölümlerinde yer alan rivayetler, giyinmenin ahlâkî ve vicdanî boyutuna ilişkin bizlere önemli bilgiler sunmaktadır. Buna göre Müslüman kişi, yeni ve güzel kıyafetler giydiğinde kibir ve gösterişe kapılmak yerine sahip olduğu bu nimetin gerçek sahibini anmalı, Allah"a şükretmelidir. Allah Elçisi"nin öğretilerinde ve sünnetinde yeni bir kıyafet giyen müminin nasıl hareket etmesi gerektiğini gösteren önemli öğütler mevcuttur. O (sav), yeni bir elbise giydiği zaman sarık, gömlek ya da ridâ olsun, o elbisenin ismini söyler ve sonra şöyle derdi:“Allah"ım, sana hamdolsun! Bunu bana sen giydirdin. Senden bu elbisenin hayrını ve hayırda kullanılmasını istiyorum. Onun şerrinden ve şerde kullanılmasından da sana sığınıyorum.” 36
Nebevî sünnette, Müslüman"ın, din kardeşini yeni ve güzel bir kıyafet içerisinde gördüğünde nasıl bir tavır sergilemesi gerektiği de yer almaktadır. Buna göre mümin, böyle bir durumda haset duygusuna kapılmaz,