Hadislerle İslâm Cilt 7 Sayfa 489

görünmek için yüzündeki kılları aldırıp aldıramayacağını soran bir kadına şu karşılığı vermiştir: “Seni rahatsız eden şeylerden kendini arındır, nasıl ki bir yere ziyarete giderken süsleniyorsan kocan için de süslen...”44

Câhiliye döneminde olduğu gibi günümüzde de süslenme, güzel görünme, ötekinin ilgisini çekme gibi çeşitli gerekçelerle hem erkeğin hem de kadının bedenleri üzerinde birtakım tasarruflarda bulundukları bir gerçektir. Masum güzel görünme kaygılarının ötesinde vücutlarının çeşitli yerlerine dövme yaptıranlar, bunun tipik bir örneğini teşkil etmektedirler. Bu şekilde dövme yaptıranlar değişik figürler ve semboller kullanmak suretiyle sanal varlıklarla kendilerine telkinlerde bulunmakta, yalın gerçeklikten kendilerini kopartmaktadırlar. Böylece insan şahsiyeti ve kimliği birtakım yapay unsurların gölgesinde kalmaktadır. İslâm büyüklerinden Zührî"nin deyimiyle “câhiliye modası”45 olan bu uygulama muhtemelen bedene işkence olduğu ve sağlık açısından birtakım sakıncalar doğurduğu gerekçesiyle Hz. Peygamber (sav) tarafından yasaklanmıştır.46

Başkalarının dikkatlerini kendilerine çekmek için yapay süslenme veya güzellik vasıtalarını kullanmakta aşırıya giden kadınlar, olduklarından daha genç, daha güzel, hatta daha zengin görünme arayışı içerisine girerek esasen kendi zafiyetlerini ele vermiş olmaktadırlar. Öte yandan Kur"an, erkeklerin de bakışlarına sahip çıkmalarını emretmektedir.47 Ancak bu, kadına erkeğin mahrem duygularını istismar etme hakkı vermez. Resûlullah, dişiliğini sergileyerek cinselliğini insanlığının ve kişiliğinin önüne geçiren, bedenini metalaştıran, onu teşhir eden kadınların ebedî mutluluğu tadamayacaklarını söylemiştir: “...Giyinik (oldukları hâlde) çıplak (gibi olan), (başkalarını kendilerine) cezbeden ve (kendileri de başkalarına) meyleden kadınlar ki onlar, başlarında deve hörgücü gibi topuzlar taşır. İşte bunlar ne cennete girerler ne de cennetin kokusunu alabilirler. Oysa cennetin kokusu çok çok uzak mesafelerden dahi alınır.” 48 Aynı istismarcılığı erkek yaptığında bu nebevî buyruk onun için de geçerli olmaktadır. Dış güzelliğiyle duygu istismarı yaparak seviyesiz bir ilgi uyandırmak ne kadının ne de erkeğin saygınlığına yakışan bir davranıştır.

Hz. Peygamber"in öğretilerinde, Müslümanların temiz ve kibar insanlar olarak, göz zevkine uygun, şık bir giyim kuşam ve süslenme tarzını benimsemeleri öngörülür. Kendini beğenme, kıyafetiyle kendini ispatlama, pahalı harcamalarla israfa dalma gibi hatalı tutumlardan sakındıran Resûl-i Ekrem, mütevazı, zarif ve nezih bir giyim alışkanlığı edinmemizi

    

Dipnotlar

44 MA5104 Abdürrezzâk, Musannef, III, 146.

عبد الرزاق عن معمر والثوري عن أبي إسحاق عن امرأة ابن أبي الصقر (2) أنها كانت عند عائشة فسألتها امرأة فقالت : يا أم المؤمنين ! إن في وجهي شعرات أفأنتفهن أتزين بذلك لزوجي (3) ؟ فقالت عائشة : أميطي عنك الاذى (4) وتصنعي لزوجك كما تصنعين للزيارة وإذا أمرك فلتطيعيه ، وإذا أقسم عليك فأبريه ولا تأذني في بيته لمن يكره.

45 MA5102 Abdürrezzâk, Musannef, III, 145.

عبد الرزاق عن معمر قال : سألت الزهري عن الوشم فقال : من زي أهل الجاهلية.

46 B5946 Buhârî, Libâs, 87.

حَدَّثَنَا زُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا جَرِيرٌ عَنْ عُمَارَةَ عَنْ أَبِى زُرْعَةَ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ أُتِىَ عُمَرُ بِامْرَأَةٍ تَشِمُ فَقَامَ فَقَالَ أَنْشُدُكُمْ بِاللَّهِ مَنْ سَمِعَ مِنَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فِى الْوَشْمِ فَقَالَ أَبُو هُرَيْرَةَ فَقُمْتُ فَقُلْتُ يَا أَمِيرَ الْمُؤْمِنِينَ أَنَا سَمِعْتُ . قَالَ مَا سَمِعْتَ قَالَ سَمِعْتُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « لاَ تَشِمْنَ وَلاَ تَسْتَوْشِمْنَ » .

47 Nûr, 24/30.

قُلْ لِلْمُؤْمِن۪ينَ يَغُضُّوا مِنْ اَبْصَارِهِمْ وَيَحْفَظُوا فُرُوجَهُمْۜ ذٰلِكَ اَزْكٰى لَهُمْۜ اِنَّ اللّٰهَ خَب۪يرٌ بِمَا يَصْنَعُونَ ﴿30﴾

48 M7194 Müslim, Cennet, 52;

حَدَّثَنِى زُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا جَرِيرٌ عَنْ سُهَيْلٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « صِنْفَانِ مِنْ أَهْلِ النَّارِ لَمْ أَرَهُمَا قَوْمٌ مَعَهُمْ سِيَاطٌ كَأَذْنَابِ الْبَقَرِ يَضْرِبُونَ بِهَا النَّاسَ وَنِسَاءٌ كَاسِيَاتٌ عَارِيَاتٌ مُمِيلاَتٌ مَائِلاَتٌ رُءُوسُهُنَّ كَأَسْنِمَةِ الْبُخْتِ الْمَائِلَةِ لاَ يَدْخُلْنَ الْجَنَّةَ وَلاَ يَجِدْنَ رِيحَهَا وَإِنَّ رِيحَهَا لَتُوجَدُ مِنْ مَسِيرَةِ كَذَا وَكَذَا » . M5582 Müslim, Libâs ve zînet, 125.حَدَّثَنِى زُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا جَرِيرٌ عَنْ سُهَيْلٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « صِنْفَانِ مِنْ أَهْلِ النَّارِ لَمْ أَرَهُمَا قَوْمٌ مَعَهُمْ سِيَاطٌ كَأَذْنَابِ الْبَقَرِ يَضْرِبُونَ بِهَا النَّاسَ وَنِسَاءٌ كَاسِيَاتٌ عَارِيَاتٌ مُمِيلاَتٌ مَائِلاَتٌ رُءُوسُهُنَّ كَأَسْنِمَةِ الْبُخْتِ الْمَائِلَةِ لاَ يَدْخُلْنَ الْجَنَّةَ وَلاَ يَجِدْنَ رِيحَهَا وَإِنَّ رِيحَهَا لَيُوجَدُ مِنْ مَسِيرَةِ كَذَا وَكَذَا » .