vermekteydi. Şaka sadece yakınlaştırıcı ve kaynaştırıcı bir eğlenceydi. İnsan onurunu zedelememesi, kavgaya ya da korkutma gibi psikolojik rahatsızlıklara yol açmaması dikkat edilen diğer bir husustu kuşkusuz. “Kardeşinle (düşmanlığa varan) tartışmaya girme, onunla (kırıcı şekilde) şakalaşma ve ona yerine getiremeyeceğin sözü verme!” 22 buyurduğunda Allah Resûlü"nün dikkat çektiği şey de bundan başkası değildi. Uyuyan birisinin yanındaki ipi arkadaşı şaka olsun diye birden çekip almış, o da korkup sıçrayarak uyanmıştı. Bu olayı duyduğunda etrafındakileri, “Bir Müslüman"ın diğer bir Müslüman"ı korkutması helâl olmaz.” diyerek uyaran Hz. Peygamber,23 aynı uyarıyı benzer bir başka olay üzerine de yapmıştı. Bir seferde, biniti üzerinde uyuklamaktan dolayı sallanan bir adamın ok kılıfından birisi bir ok çekti. Uyuklayan adam korkuyla sıçradı. Bu olay üzerine Allah Resûlü böyle bir şakanın uygunsuzluğunu aynı ifadelerle hatırlattı.24
Câbir b. Abdullah"ın anlattığı şu olay da ölçüsüz şakaların ne gibi sonuçlar doğurduğunu gösteren çarpıcı bir örnektir: “Resûlullah ile beraber bir gazveye çıkmıştık. Muhacirlerden bir topluluk Hz. Peygamber"e katıldı. Topluluk giderek kalabalıklaştı. Muhacirlerden biri sürekli şaka yapıyordu. Derken bu muhacir şaka olsun diye ensardan birisinin arkasına vurdu. Ensarî, bu davranış karşısında son derece öfkelendi. Öyle ki iş, karşılıklı meydan okumaya kadar vardı. Ensarî, “Yetişin ey ensar!” diye, muhacir de “Muhacirler yetişin!” diye bağırdı. Bu sırada Hz. Peygamber çıkageldi. “Câhiliye ehlinin (kavgalarda başvurduklarına benzeyen) bu yardım çağrıları da nereden çıktı? Bunların derdi ne?” dedi. Kendisine bir muhacirin ensardan birisinin arkasına vurduğu söylendi. Hz. Peygamber de, “Bu davranışları terk edin. Bunlar çok çirkin şeyler.” buyurdu.25
Peygamberimiz insanları, şakalaşırken kardeşliği zedeleyecek, insanlar arasında kine sebebiyet verecek davranışlardan sakındırırdı. Aynı şekilde insanların eğlenmesini onaylarken de bu şartı hep gözetiyordu. Her yıl ensar çocuklarını güreştirirken de26 zaman zaman yaptırdığı at yarışlarında da27 aynı hassasiyeti korumaktaydı. Enes b. Mâlik"in anlattığına göre, Resûlullah"ın (sav) Adbâ isminde, kimsenin geçemediği dişi bir binek devesi vardı. Bir ara genç bir yük devesi üstünde bir bedevî geldi. Yapılan koşuda bedevînin yük devesi Adbâ"yı geçti. Bu durum Müslümanlara ağır geldi... “Adbâ yenildi!” dediler. Bunun üzerine Resûlullah bu tür şeylerde hırslı davranmanın yanlışlığına şu sözlerle işaret etti: “Dünyada yükselttiği her şeyi geri indirmek Allah"ın bir kanunudur!” 28