insana farklı kültürleri görme, etkilenme ve bununla yeni açılımlar yapabilme imkânı sunduğunda kuşku yoktur. Bu anlamda İmam Şâfiî"nin, “Erdemlere ulaşmak için gurbete çıkın. Yolculuk yapın. Zira yolculukta beş çeşit fayda vardır. Bunlar; üzüntülerin unutulması, rızık temin edilmesi, ilim ve âdâb öğrenilmesi ve değerli insanlarla sohbet edebilme imkânının elde edilmesidir.” sözü dikkate değerdir.44
Aslında hayat, Rabbe giden bir yol; insan bir yolcu; ömür de süresi bilinmeyen bir yolculuktur. Birçok âyet ve hadiste İslâm"ın, “sebîl” ve “sırât-ı müstakîm” şeklinde “dosdoğru yol” olarak anılması bunu gösterir. Mümin, ebedî hayata doğru yaptığı bu yolculuğunda, yoldaki işaretlere dikkat ederek vuslata erişmeye çalışır. Şüphesiz dünya fânidir, dünya yolculuğu geçicidir. Bu nedenledir ki Peygamber Efendimiz, Abdullah b. Ömer"e hitaben, “Bu dünyada gurbetteki biri veya yolcu gibi ol!” 45 buyurmuştur.
Şu hâlde kendisinin bu dünyada bir yolcu olduğunu kabul eden mümin, gideceği yere hangi azıkla ve hazırlıkla ulaşabileceğini, oraya neler götüreceğini iyi bilmelidir. “Siz ne yaparsanız Allah onu bilir. Âhiret için azık toplayın. Kuşkusuz, azığın en hayırlısı takvadır.” 46 âyeti, en güzel hazırlığın nasıl yapılacağına işaret etmektedir. Sonuç olarak her yolculuk, dünyadan âhirete yapılan asıl yolculuğun bir parçasıdır ve düşünen bireye gerçek yolu ve yolculuğunu hatırlatır.