olunacağını bilerek yapan ve bunu helâl sayan ressamlara, heykeltıraşlara ait olduğunu şârihler açıklamışlardır. Aynı şekilde hadislerde geçen resim yasağının tapınmak maksadıyla resim yapmak olduğu şeklinde açıklamalar da yapılmıştır.28 Meşhur müfessir Taberî de bu hadisin tapınmak üzere yapılan suretlerle ilgili olduğunu söylemiştir.29
İslâm"ın doğduğu coğrafyada neredeyse bütün resimler aynı zamanda put kabul ediliyordu. İslâm"ın resim ve heykele bakışına şekil veren en temel olgu, devrin anlayışında resim ve heykelin, tevhid inancıyla çelişmesiydi. Resûlullah"ın (sav) Hz. Ali"yi yüksek kabirleri yer seviyesine indirmek, evlerdeki resimleri de imha etmekle görevlendirmesi de30 bu durumla ilişkiliydi.
Resim ve heykele karşı ilk zamanlarda sergilenen bu tutum, Müslümanların ibadet yerleri, yapı bezeme ve tezyinatında, kitap süslemeleri ve onların resimlendirilmesinde, günlük hayatta kullandıkları eşyalarda, sanatsal zevklerini ve güzellik duygularını farklı bir tarzda ortaya koymalarına sebep olmuştur. Böylece, İslâm sanatı, Bizans, Roma ve Sâsânîlerin aksine figüratif ve natüralist bir sanat olmayıp soyut bir sanat hâline gelmiştir. Bu soyut sanat anlayışı kendisini hat sanatı olarak ifade etme şansını yakalamıştır. Şayet tasvir, cami ve mescitlerde hoş karşılanıp diğer birçok dinde olduğu gibi günlük hayatta fazlasıyla teşvik görmüş olsaydı o zaman, İslâm sanatı da Hıristiyan Bizans ve Roma ile Sâsânî sanatının taklitçisi olabilirdi. Sonsuzluğun kendisinde ifadesini bulduğu geometrik şekiller, hatâyîler, rûmîler, hatlar, ebrular, tezhipler, hilyeler ve minyatürler bugün olmayabilirdi. İşte İslâm dininin ibadet mahallerinde tasviri reddedip günlük kullanımda bazı kısıtlamalarla kabul etmesi, bunu yaparken de diğer dinlerin sembolleri durumundaki şekillere kesin tavır takınması, İslâm sanatının özgün bir sanat olmasını sağlamıştır.
İslâm"da Allah müteâldir, yani aşkındır, yüceler yücesidir. Hiçbir şey O"na benzemediği gibi, O da hiçbir şeye benzemez. Bundan dolayı İslâm sanatı daha çok soyut bir sanattır. Süsleme ve nakışlar, birlikte iç içe geçerek âdeta dile gelerek Allah"ın sonsuzluğunu resmederler. Çizimlerin hiçbirinin mekânı yoktur. Zamanın üstünde seyreder çizgilerin her biri. İslâmî tezyinatın baş unsuru sonsuzluğu ifade eden soyut ve sınırsız desenlerin tevhidi anlatmasında saklıdır. Süslemeler, insanın kalbini mâsivayla meşgul etmek yerine, mâsivayı yani Allah"tan başka her şeyi tecrit etmeye yöneliktir. İslâm sanatının sonsuz desenleri soyuttur. Soyut