Böyle düşündüğü ve inandığı için insan, yaptığı sanatın güzel olmasını ister. Bundan dolayıdır ki o, daima daha güzeli yapmaya çalışır, en mükemmeli elde etmeye gayret eder. Zira Yüce Mevlâ"nın insanoğlundan beklediği budur. Yüce Allah, Hz. Dâvûd"a lütfedip imkânlar verdikten sonra zırhlar yapmasını, işçilikte de ölçüyü tutturmasını emretmiş, ardından da, “Salih amel işleyin. Çünkü ben sizin yaptıklarınızı görürüm.” diye vahyetmiştir. Aynı şekilde Hz. Süleyman"a da birçok imkânlar vermiştir. Cinlerin, Hz. Süleyman için dilediği biçimde kaleler, heykeller, havuz gibi çanaklar ve sabit kazanlar yaptıklarını haber verdikten sonra, “Ey Dâvûd ailesi, şükredin!” buyurmuştur.20 Bu âyet-i kerimeler, bir taraftan “sağlam iş yapılması” gerektiğini ve Cenâb-ı Allah"ın yapılanları görüp gözettiğini, diğer taraftan da amel-i salihin Allah"a şükrün bir ifadesi olduğunu ifade etmektedir.
Meşhur Cibrîl hadisinde geçen “ihsan” kelimesi Peygamber Efendimiz tarafından, “Allah"a, O"nu görüyormuşçasına kulluk etmendir.” şeklinde tarif edilmiştir.21 “Allah size adaleti, ihsanı (güzel davranmayı) emrediyor.” 22 âyetiyle “Allah her işte ihsanı (güzel davranmayı) emretmiştir.” 23 hadisini birlikte düşündüğümüzde, İslâm estetik anlayışının, kısaca, O (cc) gördüğü ve istediği için “her şeyi güzel yapma ve daima güzel davranma” şeklinde tecelli ettiğini söyleyebiliriz.
Ahlâkıyla, davranışlarıyla, jest ve mimikleriyle son derece zarif olan Allah Resûlü"nün hayatında onun bu yönünü gösteren nice ilginç anekdotlar vardır. Bunlardan bir tanesi şöyledir:
Rahmet Elçisi"nin sevgili oğlu İbrâhim on sekiz aylık iken rahatsızlanıp vefat etmişti.24 Biricik oğlundan ayrılmak onu derinden hüzünlendirmiş ve göz yaşlarına hâkim olamamıştı. Ama Allah"ın takdiri karşısında sabretmekten başka ne yapabilirdi ki? Üzülerek de olsa biricik yavrusunu kendi elleriyle mezara koymaktaydı. Belki de bir baba için dünyada karşılaşılabilecek en büyük musibeti yaşamaktaydı. Oğlunun kabri başındayken kerpiçlerle örtülen mezarda bir açıklık gördü. Hemen bu açık kısmın kapatılmasını istedi. Etrafındaki sahâbîler merak edip bunun sebebi sorunca da, “Bu, ölüye ne fayda ne de zarar verir, ancak hayattakilerin gözüne hoş görünür. Biriniz bir iş yaptığında onu en güzel şekilde yapsın. Zira Allah kişinin, işini sağlam yapmasından hoşlanır.” buyurdu.25
Peygamber Efendimizin burada yaptığı iş, aslında basit bir düzeltme idi. Fakat onun oldukça farklı bir bağlamda söylediği bu veciz söz, “göze hoş ve güzel görünme” (hüsnü"l-manzar) yönünü göstermesi bakımından fevkalade manidardı.