aşırıya gitmemek, Cenâb-ı Hakk"ı ve kaderi suçlayıcı tavırlardan kaçınmak gerekmektedir. Bu hususta en mükemmel örneğimiz yine Kâinatın Efendisi"dir. Kızı Zeyneb"den olan Ümeyme adlı torununun vefatı sırasında33 gözleri yaşla dolan Peygamber Efendimiz, “Alan da Allah, veren de Allah"tır ve her şeyin belli bir süresi vardır!” buyurarak hem etrafındakileri teselli etmiş hem de ağlamasına şaşıranlara, “Bu bir merhamettir ki Allah onu dilediği kullarının kalplerine koyar. Allah kullarından merhametlilere merhamet eder!” buyurmuştur.34
Her doğum aynı zamanda ölümün habercisidir. Dirinin nefesleri, eceline giden adımlarıdır. Ölüm, geri dönüşü olmayan bir geçit gibidir. Ölüm ürkütücü olsa da bu gerçeği kabullenmek ve her an gözümüzün önünde cereyan eden, neşemizi kaçıran bu hâle hazır olmak önemlidir. Mesele içimizdeki ölümü öldürmektir. O zaman ürkütücü bir şey kalmaz ortada. Necip Fazıl"ın dediği gibi,
“Ölüm güzel şey,
Budur perde ardından haber...
Hiç güzel olmasaydı,
Ölür müydü Peygamber?...”