Cehennem ehline, azaplarına denk şekilde açlık sıkıntısı verilir. Bunun üzerine onlar yardım isterler. Kendilerine açlığı gidermeyen ve besleyici de olmayan dikenli, pis kokulu, acı bir bitki (darî") verilir.39 Tekrar yiyecek isterler, bu sefer de boğazda tıkanıp kalan bir yiyecek ikram edilir.40 Sonra dünyada iken böyle boğaza takılan lokmaları su ile geçirdiklerini hatırlarlar ve hemen su isterler. Kendilerine demir çengelli kaynar sular verilir. Erimiş maden kadar sıcak olan bu içecekler, yüzlerine yaklaştırılınca yüzlerini yakıp kavurur,41 midelerine inince de içlerinde olan her şeyi paramparça eder.42
Diğer bir yiyecekleri de cehennemin dibinden çıkan ve tomurcukları şeytanların başı gibi olan zakkum ağacıdır.43 Azabın bir parçası olan bu yiyeceğin tadı o kadar kötüdür ki Hz. Peygamber, “(Cehennemliklerin yiyeceği olan) zakkumun bir damlası dünyaya düşmüş olsaydı dünyadakilerin geçim kaynaklarını mahvederdi. Peki ya yiyeceği zakkum olan nasıl dayanacak!” buyurmuştur.44 Bu kötü yiyecekle karınlarını doyuran cehennem ehli, üzerine de kaynar sular içerler. Bu sulardan, kanmak bilmez susamış develerin suya saldırışı gibi içmelerine rağmen susuzlukları geçmez. “İşte bu, onların hesap ve ceza günündeki ziyafetleridir.” 45
Cehennemlikler, içinde bulundukları dehşetli durumdan kurtulmak ümidiyle cehennem bekçilerini çağırırlar. Fakat bekçiler, onların derdine derman olmak yerine, “Elçileriniz size açık delillerle gelmemiş miydi?” diye sorarlar. “Evet.” cevabını verdiklerinde ise “Yalvarın! Allah"tan gelen gerçekleri inkâr edenlerin yalvarması boşunadır!” diyerek onların ümitlerini boşa çıkarırlar. Cehennem ehli bu defa cehennemden sorumlu olan Mâlik isimli meleği çağırarak Allah"tan kendileri için ölüm hükmünü vermesini ister.46 Fakat onlar için burada ölüm yoktur, azapları da bir an olsun hafifletilmez.47 Kaçmak istedikleri her seferde demirden kamçılarla48 dövülerek ateşin ta ortasına itilirler.
Elleri boyunlarına bağlanmış olarak cehennemin daracık bir yerine atıldıkları zaman orada yok olup gitmeyi isterler. Kendilerine, “Bir kere yok olmayı değil, birçok defa yok olmayı isteyin.” denir.49 Ateşten bir döşeğe yatırılır, yine ateşten örtülere büründürülürler.50 Kendileriyle birlikte ailelerinin de hüsranına neden olan bu suçluların altlarında ve üstlerinde ateşten katmanlar vardır,51 etraflarını alevden ve dumandan oluşan duvarlar kuşatmıştır.52 Ateş onların yüzlerini yalayarak yakar ve ateşin içinde yüz etleri sıyrılmış olarak dişleriyle kalıverirler.53 Cezanın sona ermesi dileğiyle