feryat ederler.54 Fakat yanıp dökülen derileri, azabı tekrar tatmaları için sürekli yenilenir.55 Cehennem ateşi ile kaynar sular arasında gider gelirler.56 Kimi zaman da “Zemherîr” adı verilen şiddetli ve yakıcı soğuklara maruz kalırlar.57
İnkâr edenlere, “Allah"ı bırakıp da tapmakta olduklarınız nerede? Size yardım ediyorlar mı veya kendilerini kurtarabiliyorlar mı?” diye sorulur. İlâh edindikleri putlarla kendilerini aynı ateşin içinde gören kâfirler, kendine bile fayda veremeyen bu âciz putlara dünyada taptıklarına yanıp hayıflanırlar.“Allah"a andolsun! Biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz. Çünkü sizi, âlemlerin Rabbi ile bir tutuyorduk.” derler. Sonra kendilerinin yolunu takip ettikleri önderlerini suçlamaya başlarlar.58 “Biz size tâbi olmuş kimselerdik. Şimdi şu ateşin bir kısmını üzerimizden kaldırabilir misiniz?” 59 diye yakınırlar ve doğru yoldan sapmalarına neden olan bu öncüler için azabın iki kat olmasını isterler.60 Bu önderler ise onlara şöyle karşılık verirler: “Biz hepimiz ateşin içindeyiz. Şüphesiz Allah, kulları arasında (böyle) hüküm vermiştir.” 61
Cehennemlikler büyük bir pişmanlık içinde yalvarmaya başlarlar. Dünyadayken Rablerine karşı nankörlük içerisinde ömür süren bu kullar, “Ey Rabbimiz! Bizi buradan çıkar ki dünyada iken işlemekte olduğumuzdan başka ameller, salih ameller işleyelim.” diye yakarır. Fakat kendilerine düşünen kimsenin öğüt alabileceği kadar müddet verilen bu insanlar fırsatı iyi değerlendiremeyerek bu cezaya mahkûm olmuşlardır. Artık hiçbir yardımcıları yoktur.62
Şüphesiz bu azap yurdundaki herkes aynı cezayı görmeyecektir. Dünyada işledikleri suçlar nasıl farklı farklıysa, bu azap yurdunda görecekleri cezalar da işledikleri suçlara denk düşecek şekilde derece derece olacaktır. Onlardan kimi ayak bileklerine, kimi dizlerine, kimisi de beline, göğsüne ya da boynuna kadar ateşe gömülür.63 Peygamberimizin ifade buyurduğuna göre, azap itibariyle en hafif azap göreni ateşten iki ayakkabı giyer, ayakkabılarının hararetinden beyni kaynar.64 Bu hâldeyken o, kendisinden daha ağır azabı olan kimsenin olmadığını zanneder.65
Öyle kimseler de vardır ki ateşe atılır atılmaz bağırsakları dökülür, değirmen döndüren merkep gibi kendi çevrelerinde dönüp dururlar. Cehennemlikler bunlardan birine, “Senin hâlin nedir? Sen bize dünyada iyiliği emredip kötülükten alıkoymuyor muydun?” diyerek şaşkınlıklarını dile getirirler. Bu kişi, “Ben size iyiliği emreder fakat kendim yapmazdım, sizi kötülükten sakındırdığım hâlde ise onu kendim yapardım.” diyerek suçunu itiraf eder.66