davranmak (gıllü gıyş ve nifak) olur. Nitekim Ma"kîl b. Yesâr"ın, “Allah herhangi bir kulunu bir topluma idareci yapar da o idareci halkını samimi bir şekilde kucaklamazsa (felem yuhithâ bi-nasîhatin), cennetin kokusunu bile alamayacaktır.” 53 şeklinde naklettiği hadiste “nasihat” kelimesi samimiyet anlamında kullanılmış, aynı hadisin Sahîh-i Müslim "de yer alan tarikinde, “Allah bir kulunu bir toplumun başına getirir de o da halkını aldatarak ölürse, Allah cenneti ona haram kılar.” 54 buyrularak nasihat kelimesinin zıt anlamının “aldatmak” olduğu ifade edilmiştir. Mevlânâ da bir şiirinde “Goft ed-dinu nasiha an Resûl —An nasihat der lugat zıdd-ı gulûl” (Dedi Peygamber, “Din nasihattir.”— Nasihat, lügatte hıyanetin zıddıdır)55 diyerek samimiyet ve gönülden bağlılık demek olan nasihatin, aldatmanın zıddı olduğunu ifade etmiştir.
Allah Resûlü “Din samimiyettir.” dediğinde sahâbe-i kirâmın “Kimin için/kime karşı?” diye sorması, bu açıklamalardan sonra daha iyi anlaşılmaktadır. Allah Resûlü cevaben en başta bu samimiyetin Allah"a karşı olması gerektiğini belirtmiş, sonra sırasıyla Kitabı"na, Resûlü"ne, Müslümanların idarecilerine ve bütün Müslümanlara karşı olması gerektiğini söylemiştir.56 Bazı hadis yorumcuları “Allah için olan samimiyeti, Allah"ın birliğine olan derin bir inançla ve halis bir niyetle Allah"a kulluk etmek,” diye açıklarken, Kitabı için samimiyeti “Onu tasdik ederek, onda emredilenleri lâyıkıyla yapmaya çalışmak ve yasaklanan hususlardan da kaçınmak.” şeklinde değerlendirmişlerdir. Allah Resûlü"ne karşı samimi olmak ise “Onun peygamberliğini kabul ederek emrine râm olmak, yasakladığı şeylerden uzaklaşmak.” olarak yorumlanmıştır. Müslümanların idarecilerine gösterilmesi gerektiği söylenen samimiyet, “Hakk"ın rızasına uygun tüm işlerde onlara karşı saygılı ve itaatkâr olmak” diye açıklanmıştır. Bütün Müslümanlara karşı samimi olmak ise, “Maslahat ve faydalarına olan hususlarda müminlerin rüşt ve kemal ile birbirlerine önayak olmaları.” şeklinde yorumlanmıştır.57 Dolayısıyla hadis-i şerifteki nasihat, bütün hayırlı davranışları kuşatmaktadır. Tecrîd-i Sarîh isimli hadis kitabının çeviri ve şerhini yapan Cumhuriyet devri din âlimlerimizden Kâmil Miras, bu konuda şunları söylemektedir: “Lugaten nasihat, gönülden gıll ü gıyş çıkararak nasihat edilen kimsenin hayr ü saadetini samimiyetle arzu ve temenni etmektir. Bu mânâ kavlen nasihattır ki, örfümüzde bu suretle musta"meldir. Şeriat örfünde nasihat ise, yalnız kavlen bir hayırhâhlık değildir. Temîm-i Dârî"nin rivayet kerdesi olan "Dinin kemâli hâssaten nasihattir."