de kaldırır. İlmin kaynağı olan Allah onu, kuşkusuz çalışana, talip olana bahşetmektedir. Sevgili Peygamberimiz “İlim ancak öğrenmekle elde edilir.” 28 buyurmuş, İbn Abbâs da “Kişi âlim olarak doğmaz.” diyerek bu gerçeği dile getirmiştir.29 Kuşkusuz marifet iltifata tabidir. Bilgilenme, iki taraflı bir etkinliğin sonucudur. Bilgi verenin çabası kadar bilgiyi almak isteyenin de çabası gereklidir.
Son vahyin ilk hitabı “Oku!” emriyle başlamış30 ve inananlar, kendileri,31 yerin ve göğün yaratılışı, tabiat olayları32 hakkında, kısacası varlığın her boyutu üzerinde düşünmeye davet edilmişlerdir.
Peygamberlerin mesajının özü bilgidir. Nübüvvet geleneğinin son temsilcisi olan Hz. Peygamber"in öğretisinin temelinde de "bilgi" vardır. O, kendisinin bir muallim olarak gönderildiğini belirtmiştir.33 Peygamberimiz “Öğreten, öğrenen, dinleyen ya da ilmi seven/destekleyen ol, beşincisi olma, helâk olursun!” 34 diyerek Müslümanlar için bilgiye dayalı bir hayat anlayışını salık vermiştir. Zira insan, bilgi merkezli bir etkinliğe ancak bu sayılanlardan birisi olmakla katılır. Onun varoluş mücadelesini sürdürmesi ancak bilgi ile mümkündür. Aksi takdirde insanı insan yapan bu temel değerden yoksun kalır ki, bu da onun helâki demektir. İşte bundan dolayıdır ki, Peygamberimiz “Öğreten ve öğrenen, sevap konusunda eşittir.” 35 sözüyle, bilgi alışverişini insanlar arasındaki ilişkinin temeline koymuş ve bilmeyenleri öğrenmeye, bilenleri de öğretmeye teşvik etmiştir.
Abdullah b. Mes"ûd"un rivayet ettiği şu hadisinde de Peygamberimiz, ilim öğrenme ve onu başkalarına öğretme işinin, kişiye nasıl üstünlük kazandırdığını vurgulamaktadır: “Ancak iki kişiye gıpta edilir: Onlardan biri, Allah"ın kendisine mal verdiği ve Hak yolunda o malı harcamasına imkân tanınan kişi, diğeri de Allah"ın kendisine hikmet verdiği ve onunla hüküm veren ve onu başkalarına öğreten kişidir.” 36 Peygamber Efendimizin, “Bir ilim öğreten kimseye, —onların sevabında bir eksilme olmaksızın— öğrettiği ilimle amel edenlerin kazandıkları sevap kadar sevap verilir.” buyurması da37 bilgi sahibi olup onu aktarmanın kıymetini dile getirdiği gibi, bilginin davranışlara yansıması gerektiğine de işaret etmektedir.
Allah Resûlü bizzat kendisi ilim öğretme ve ilimle amel etme örnekliğini göstermiş, henüz Mekke"de iken birinci Akabe Biati"nden sonra Medineli Müslümanların eğitimiyle ilgilenmiş ve Kur"an öğretmek üzere Mus"ab b. Umeyr"i38 ve İbn Ümmü Mektûm"u Medine"ye muallim olarak göndermişti.39