ihtiyaç bulunduğunu göstermektedir. Kulun hidayete kavuşmasında kendi iradesinin rolü veya hidayete ermesinin Allah"ın dilemesine bağlı olup olmadığı, Allah"ın hidayet etmesinden ne kastedildiği gibi hususlar konunun en can alıcı noktalarını teşkil etmektedir.
Hidayet, lütfederek yol göstermek/delâlet (ki “hediye” de aynı kelimeden gelir), doğruyu, hakikati göstermek (reşâd), apaçık bildiri (beyân) anlamlarına gelir. Şaşkınlık ve haktan sapmak anlamındaki “dalâlet”in zıttıdır.13 Yine aynı kökten gelen “hedy” kavramı sîret (yaşam tarzı), hâl ve gidişat anlamlarına gelir. Nitekim “hedy”,“Sözün en doğrusu Allah"ın Kitabı"dır ve hayat tarzının en güzeli de Hz. Muhammed"in sîretidir (hedyü Muhammed)...” 14 hadisinde bu anlamda kullanılmıştır.15
Kur"ân-ı Kerîm"de farklı biçimlerde üç yüzü aşkın yerde tekrarlanan hidayet, çoğunlukla Allah"a izafe edilmektedir.16 Kur"an"da çokça yer alan “Hudâ” lafzı sadece Allah"a mahsus kullanılırken17 “ihtida”, insanın kendi iradesiyle yaptığı tercihlerini ifade etmektedir.18 Allah"ın sıfatlarından biri olan “el-Hâdî” ise kullarına basiret veren ve gerek zâtını (cc) tanımaları gerekse de dünyada varlıklarını sürdürebilmeleri için kendilerine “yol gösteren” mânâsına gelir.19 Hidayet, “Yaratıp düzene koyan, takdir edip yol gösteren... Yüce Rabbinin adını tesbih (ve takdîs) et!” 20 âyetlerinde bu anlamda kullanılmıştır.
Hidayetin “yol göstermek, rehberlik etmek” anlamlarına geldiği düşünülürse Kur"an"da vahiy ile “hudâ” arasında kurulan sıkı ilişki rahatlıkla anlaşılacaktır. Sadece aşağıdaki âyetler bu ilişkiyi ifade etmeye kâfidir:
“Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah"a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir.” 21
“Ey insanlar! İşte size Rabbinizden bir öğüt, kalplere bir şifa ve inananlar için yol gösterici bir rehber ve rahmet (olan Kur"an) geldi.” 22
“O (Allah), dinini, bütün dinlere üstün kılmak için, peygamberini hidayetle ve hak dinle gönderendir...” 23
Kur"an"ın, hidayetin bizzat kendisi veya kaynağı olduğu çeşitli hadislerde de ifade edilmiştir. Nitekim Efendimiz (sav) ömrünün sonlarına doğru yaptığı bir konuşmasında ashâbına, içinde “nur” ve “hidayet” olan Allah"ın Kitabı"na sımsıkı sarılmaları tavsiyesinde bulunmuştur.24 Aynı rivayetin bir başka versiyonunda Allah"ın Kitabı"na sarılanın hidayet üzere olacağı, onu terk edenin ise dalâlete düşeceği ifade edilmiştir.25
İlâhî vahiyle ilişkilendirildiğinde veya kaynağı itibariyle değerlendirildiğinde hidayet mefhumunun anlaşılmayacak herhangi bir yanı yoktur.