olsa zedeleyecek her türlü davranış, söylem ve eylemlerden insanları sakındırmıştır. Bu bağlamda o, İslâm"ın ilk yıllarında kabir ziyaretlerini yasaklamış, daha sonra bu yasağı kaldırmakla beraber kabirlerin ibadet yeri hâline getirilmesini34 uygun görmemiştir. Bu anlayış doğrultusunda Hz. Peygamber, kendisine “Mâşallah ve mâ şi"te ” (Allah dilerse ve sen dilersen her şey olur.) diyen kişiyi “Beni Allah"a denk mi tutuyorsun?Bilakis "Mâşallah" de!” 35 diyerek ikaz etmiştir. Ne kadar saygıdeğer olursa olsun Allah"tan başka herhangi bir şey adına yemin edilmesini yasaklamış, Hz. Ömer"in câhiliyeden kalma bir alışkanlıkla babasının adına yemin ettiğini duyunca, “Allah atalarınız adına yemin etmenizi yasaklamıştır; yemin edecek kimse Allah adına yemin etmeli veya susmalıdır.” 36 demek suretiyle onu uyarmıştır. Bu anlayışla yetişen Abdullah b. Ömer de “Kâbe hakkı için!” diye yemin eden kimseye müdahalede bulunarak “Kâbe Rabbi"nin hakkı için!” demesini tavsiye etmiştir.37
Ayrıca Peygamberimiz güneşin doğması, batması, ay ve güneşin tutulması, kar ve yağmurun yağması, fırtına çıkması gibi tabiat olaylarını Allah"tan başka bir varlığa nispet etmeyi Allah inancını zedeleyeceği endişesiyle yasaklamıştır. Bu çerçevede Hudeybiye antlaşmasının yapıldığı günün sabahında, sabah namazından sonra arkadaşlarına “Rabbiniz ne buyurdu bilir misiniz?” diye sormuş, onların “Allah ve Resûlü en iyi bilir.” diyerek cevap vermeleri üzerine Allah"ın (cc) şöyle buyurduğunu anlatmıştır:“Kullarımdan bazısı bana iman ederek, bazısı da beni inkâr ederek sabahladı. Kim "Allah"ın fazlı ve rahmetiyle yağmura kavuştuk." demişse, o bana iman etmiş, yıldızı(n ilâhî gücünü) inkâr etmiştir. Kim de, "Şu ve şu yıldızın doğması veya batması ile yağmura kavuştuk." demişse, o da beni inkâr etmiş, yıldıza iman etmiştir.” 38 Peygamber Efendimiz benzer kaygılar sebebiyle bazı din mensuplarının güneşe secde ettikleri zaman dilimlerinde namaz kılınmasını uygun görmemiştir.39
Nebevî öğretide Allah"ın birliğine iman etmek ve bu doğrultuda yaşamak hem mümin olabilmenin hem de âhirette mükâfata erişebilmenin tek yoludur. Sevgili Peygamberimiz, Allah"a inanarak hayat sürenleri ve imanın ruhuna zarar verecek eylem ve söylemlerden kaçınanları cennetle müjdelemiştir.40 Ölmek üzere olan amcası Ebû Tâlib"e ve onun şahsında tüm insanlara “Allah"tan başka ilâh yoktur.” sözünü inanarak söylediği takdirde kendisi lehinde şahitlik edeceği41 müjdesini vermiştir. Allah"ı Rab edinip, O"na gönülden bağlanan kimsenin cenneti hak ettiğini,42 cennetin