“Allah"ım, bu yemeği bizim için bereketli eyle ve bize bundan daha hayırlısını ikram et.” diyerek Rabbine şükür ve bereket dolu dualar eder.49 Ve de en önemlisi rızkı kendisine kimin ihsan ettiğini asla unutmadan, nimete karşı nankörlük etmeden, minnettar bir eda ile yer.
İnsan, yemeğin bereketini kaçırmamaya da özen göstermelidir. Sevgili Peygamberimizin tasvirine bakılırsa, gökten inen bir lütuf olmalıdır ki bereket, gelir yemeğin ortasına konar.50 O hâlde sofrasının bolluğunu yitirmemek isteyenler, açgözlü bir tavırla tabağın ortasındaki bereketi kaşıklamamalı, önünden yemelidir51 Çünkü bereket tabağın ortada olmasındadır, ortak olmasında, onda başkalarının da payı olmasındadır. Çünkü bereket, önünde olana, bizim payımıza düşene oradan, o ortadan, ortada olmadan, ortak olmaktan dağılır. Ortaya uzattığın her kaşıkla, ortak olmaktan ve ortak etmekten bir parça götürürsün. Çünkü ortada herkese yetecek kadar bereket vardır. İnsan kendine yetecek kadarını almalı ve tabağını iyice sıyırıp, bir zerre bile yiyeceği ziyan etmemek üzere hassas davranmalıdır. “Birinizin lokması yere düşerse hemen alıp üstündeki kiri temizledikten sonra onu yesin, şeytana bırakmasın.Çünkü siz, bereketin yemeğin hangi kısmında olduğunu bilemezsiniz!” 52 buyurarak bilhassa yokluk ve kıtlık zamanlarında israfa giden yolu iyice kapatan Peygamberimiz, bugün çöpe sıyrılan tabaklar dolusu yemeği ve poşetler dolusu ekmeği görseydi acaba ne derdi?
İşte böylesi bir itina ile beslenen bereketle bakarsınız ki, “bir kişinin yemeği iki kişiye, iki kişinin yemeği dört kişiye ve hatta dört kişinin yemeği sekiz kişiye yeter.” 53 Çünkü yemeğin sahibi tüketip atmaya değil kendine verilen rızkı bölüşmeye niyetlenmiştir.
Öte yandan müminin, Rezzâk olan Rabbinin kendisini her hâlükârda doyuracağına olan inancı sarsılmazdır. “Yeter mi?” endişesi taşımaz ve inceden inceye tartıp durmaz. Hani denir ya, “Sayarsan bereketi kaçar.” diye, işte öyle... Nitekim Allah"ın Resûlü de saymasaydın, tartmasaydın, sonunu silkelemeseydin yer dururdun, bitmezdi şeklinde pek çok uyarıda bulunmuştur.54 Meselâ, Hz. Ebû Bekir"in kızı Esmâ"yı, “Ver ve hesap etme! Yoksa Allah da sana hesaplayarak verir.” 55 diyerek ikaz etmiştir.
Müslüman"ın ayırıcı vasfı olan dürüstlük de bereketi çağırır. Yalancılık, kutluluktan ve mübarek oluştan ne kadar da uzaktır! Peygamber Efendimiz,“Yalan yere edilen yemin, malın sürümünü artırır ama bereketi yok eder.” 56 buyururken iş ahlâkımızı da şekillendirmektedir. Çarşıda, “Allah bereket