anlamına gelen “fal” (fe"l) kavramı, genellikle çeşitli alet ve yöntemler aracılığıyla gelecek ve bilinmeyene dair bir tür haber edinme tekniği idi. Ayrıca, “fal tutmak” anlamıyla birlikte, “belli şeyleri uğurlu saymak ve gelecekle ilgili iyimser tahminlerde bulunmak” anlamına gelen “tefe"ül” kelimesi de “uğursuzluk” anlamındaki “tıyera” ve “teşe"üm” kavramlarının zıddı olarak kullanılmaktaydı.
Allah Resûlü, “İslâm"da uğursuzluk yoktur, tefeül (bir şeyi hayırlı ve uğurlu saymak) ondan daha hayırlıdır.” diyerek fe"l sözünden hoşlandığını bildirmiş; ashâbın “Fe"l nedir?” sorusunu ise, “Birinizin işittiği salih sözdür.” şeklinde cevaplamıştır.42 Böylece fe"l kavramıyla bir şeyi hayırla yorumlayarak onunla iyimser tahminler yürütme anlamı kast edilmiştir. Ancak bu kavram zamanla anlam kaymasına uğrayarak kehanette bulunarak gaybdan haber alma yöntemi olarak kullanılır olmuş ve bu fal anlayışı dinimizce asla tasvip edilmeyerek yasaklanmıştır.
İslâm öncesinde Araplar arasında pek çok çeşidiyle yaygın biçimde uygulanagelen ve gaybdan haber alma yöntemi olarak kullanılan fal yöntemleri mevcuttu. Bu dönem halkı, kum üzerine çizgiler çizerek (hattü"r-reml),43 kuş uçurarak (ıyâfe), taşları veya hurma çekirdeklerini yere vurarak (tark)44 veya fal oklarıyla (ezlâm)45 gelecekte yapacakları iş hakkında karar verirlerdi. İnsanlar savaşa girme, yolculuğa çıkma, nikâh, ticaret, nesep tayini, kan davası gibi önemli birtakım kararlar almadan önce genellikle fal oklarına (ezlâm) başvururlar, çekilen ok doğrultusunda verilen kararı putların onayladığına inanırlardı.46
Nitekim Allah Resûlü, Mekke"nin fethedildiği gün Kâbe"ye girdiğinde Kureyş müşriklerinin İbrâhim ve İsmâil"i (as) ellerinde ezlâm denilen fal kalemleriyle resmettiklerini görünce, “Allah bunları yapanları kahretsin. Allah"a yemin ederim ki bu iki peygamber, hiçbir zaman böyle fal kalemleriyle rızık ve kısmet aramamışlardır.” buyurmuştu.47
Fal ve benzeri uygulamalarda, işler Allah"ın takdirine değil de inanılan çeşitli varlıkların iradesine bırakılmaktadır. Bu yüzden İslâm"ın tevhid akidesine ters düşen fal inancı, Allah Teâlâ tarafından “şeytan işi bir pislik”olarak tanımlanmakta ve ondan uzak durulması emredilmektedir.48 Bir câhiliye âdeti olan fal oklarıyla kısmet aramak da Kur"an"da haram kılınmıştır.49 Allah Resûlü bu tür faaliyetlerin şirkle ilişkisine vurgu yaparak, çeşitli yöntemlerle fala başvurmanın sihir ve kehanet çeşitlerinden olduğunu bildirmiştir.50