Hadislerle İslâm Cilt 1 Sayfa 69

katılan, onun eğitiminden ve terbiyesinden geçen, onu yakından tanıyacak kadar birlikte yaşamış olan kimselerdir.

Sahâbeden Hz. Peygamber’in sağlığında Hicaz Yarımadası’nın muhtelif bölgelerine görevli olarak gönderilenler ve çeşitli bölgelerden Müslüman olmak için gelen heyetlerde bulunanlar, zaman zaman da kişisel olarak gelip Hz. Peygamber ile görüşerek ondan bazı bilgileri alıp kabilesine ve yöresine dönenler aracılığıyla hadisler, yarımadanın her bölgesine yayılmıştır. Resûlullah’ın vefatının ardından halifeler zamanında düzenlenen askerî seferlerle İslâm ordularının ele geçirdiği bölgelerin tamamına İslâm çağrısı ve Hz. Peygamber’in hadisleri ulaşmıştır.

Halife Ömer zamanından itibaren yeni kurulan şehirlere öğreticiler gönderilerek yeni Müslüman olanlara hadis birikimi kazandırılmış, İslâm’ın birincil kaynağı Kur’an Hz. Osman devrinde çoğaltılarak yeni fethedilen bölgelere ulaştırılmıştır. Hz. Ömer, Kûfe’ye Abdullah b. Mes’ûd’u, Basra’ya Ebû Musa el-Eş’arî’yi ve Ebu’d-Derdâ’ı, Filistin bölgesine Muâz b. Cebel’i ve benzeri sahâbîleri muallim olarak göndermiş, onlar da insanlara Kur’an’ı, Hz. Peygamber’in hayatını, siretini, sünnetini ve hadislerini öğretmişlerdir. Bu bölgelerde her bir sahâbînin talebeleri yetişmiş, özel okullar oluşmuş ve tâbiûn kuşağından çok sayıda hadis râvisi yetişmiştir. Hatta iç çekişmeler ve kargaşalar patlak verince, bazı sahâbîler kendilerini bütünüyle ilme vermiş ve sadece insanları bilgilendirmekle meşgul olmayı seçmişlerdir. Hicaz, Irak ve Şam bölgesinde ilim merkezleri teşekkül etmiş, her merkezde ilim meclisleri ve yavaş yavaş bölgesel ilim gelenekleri ortaya çıkmıştır.

Sahâbe devrinde İslâm toprakları genişlemiş, yeni şehirler kurulmuş ve Müslümanlar buralara yerleştirilmiştir. Sahâbîlerin de önemli bir kısmı çeşitli sebeplerle bu yeni kurulan şehirlere giderek kendilerine yeni bir hayat kurmuşlardır. Bu nedenle daha sahâbe kuşağında hadisleri ilk kaynağından almak için yapılan ilmî yolculuklar başlamış ve buna hadis tarihinde er-Rihle fî talebi’l-hadîs denilmiştir. Hadis tarihi boyunca özellikle rivayet dönemlerinde hadisçiler, çok uzun süren ilmî seyahatlere çıkmışlardır.

İslâm’ın ilk şahitleri, Kur’an vahyinin ilk muhatapları olmaları sebebiyle sahâbîler, İslâm’ın sonraki nesillere aktarılmasında son derece önemli bir yere sahiptirler. Bu yüzden hadis ilminde sahâbîlerin hayat hikâyelerini konu alan hatırı sayılır miktarda eser yazılmıştır.111 Sahâbenin tarihçe-i hayatına tahsis edilen kitaplar binlerce ismi içermekte ve meselâ,

    

Dipnotlar

111 Çağdaş araştırmacılardan Muhammed b. İbrâhim eş-Şeybânî, Mu’cemü mâ üllife ani’s-sahâbe ve ümmehâti’l-müminîn ve âli’l-beyt (Kuveyt, 1993) adlı çalışmasında sahâbeye dair irili ufaklı ve mahtût-matbû 1.300 küsûr çalışmaya yer vermektedir.