ve sabah ile ikindi namazlarından sonra kıssa anlatmak âdetini insanlara kabul ettirdiklerini söyleyince Gudayf, onun bu yaptıklarının tam anlamıyla bid"at olduğunu söylemiş ve Hz. Peygamber"in şöyle buyurduğunu nakletmiştir: “Ne zaman bir topluluk bir bid"at uydurursa onun karşılığında bir sünnet kaldırılır. Sünnete bağlı kalmak, bid"at uydurmaktan daha hayırlıdır.” 13
Bu minvalde Abdullah b. Mes"ûd"un, “Sünnet çerçevesinde itidalli davranmak, bid"at içerisinde çaba sarf edip yorulmaktan daha hayırlıdır.”14 sözü çok manidardır. Zira Hz. Peygamber"in her davranışında bir ölçü vardır ve o, bu ölçüyle de örnek alınmalıdır. Bu anlayışından dolayıdır ki Abdullah b. Mes"ûd, Hz. Peygamber ve sahâbe yapmadığı hâlde, birtakım insanların mescitte toplanarak, “Şu kadar şunu söyleyin, şu kadar bunu söyleyin!” diye zikir yaptıklarını görünce karşı çıkmış ve onlara, “Siz kötülüklerinizi sayın! Çünkü ben, iyiliklerinizden hiçbirinin zayi edilmeyeceğine kefilim!” demiştir.15 Zira Allah Resûlü"nün açık ifadelerine göre, dinde sonradan uydurulan her şey bid"attır16 ve “Her bid"at dalâlettir.” 17 Bu bağlamda Allah Resûlü, “Kim bizim bu dinimizde olmayan bir şeyi sonradan ortaya koyarsa, o reddedilir.” 18 buyurarak bid"atlara asla taviz verilmemesini istemiştir.
Allah Resûlü, bid"atlara karşı tavizsiz bir tutum sergilerken her ne maksat ve sebeple olursa olsun bid"at ortaya koyan bid"atçılara da uyarılarda bulunmuştur. Bu bağlamda, “Allah, bid"atını bırakmadıkça bid"at sahibinin amelini kabul etmeyi reddeder.” buyurmuştur.19 Allah Resûlü ayrıca bid"atçıların âhirette kevser havuzuna gelmekten men edileceklerini söylemiş,20 bid"atçıyı barındırıp, koruyup kollayanlara Allah"ın lânet edeceğini21 belirterek Allah, melekler ve tüm insanların lânetinin bid"at çıkaran kişinin üzerine olmasını istemiştir.22 Hz. Ali de Peygamber Efendimizden işittiklerini kaydettiği Sahife" de hangi bilgilerin bulunduğunu açıklarken, bid"at çıkaranın veya bid"atçıyı koruyup kollayanın, Allah"ın, meleklerin ve bütün insanların lânetini hak edeceğini, ayrıca böyle bir kimsenin farz ya da nafile hiçbir ibadetinin kabul edilmeyeceğinin yazılı olduğunu nakletmiştir.23 Bu düsturlar doğrultusunda İslâm bilginleri namaz imametinde, şahitlikte, hadis rivayetlerini kabul edip etmeme gibi temel konularda bid"atçılara karşı takınılması gereken tavırlar hakkında değerlendirmelerde bulunmuşlar, farklı görüşler beyan etmişlerdir.
Allah Resûlü"nün bid"atlara ve bid"atçılara karşı ortaya koyduğu tavizsiz tavır, sahâbenin de aynı duyarlılığı göstermesi neticesini doğurmuştur. Bir keresinde Medine valisi Mervân b. Hakem bayram namazında sünnette yer alan uygulamanın aksine minberi mescidin dışında namaz kılınan açık alana çıkartmış ve hutbeyi de bayram namazından önce okumuştu. Bu duruma şahit olan bir kişi Mervân"ı yüksek sesle uyarmış ve onun sünnete