için de elli olmak üzere dört yüz ana başlık belirlemiştir. Bu başlıkları belirlerken de başta konu bütünlüğü olmak üzere emir veya yasağın tüm zamanları ve herkesi kapsayıp kapsamadığını ve Hz. Peygamber’in hangi maksadı gözettiğini dikkate almıştır. Kitap Türk asıllı hadis bilgini İbn Balabân (739/1339) tarafından da el-İhsân fî takrîbi sahîhi ibn Hibbân adıyla fıkıh bâblarına göre yeniden düzenlenmiş ve muhtelif baskıları yapılmıştır.
Mesâbîhu’s-sünne
Muhyi’s-sünne el-Begavî’ye (516/1122) ait eserde, güvenilir hadis kaynaklarından senedleri çıkartılarak seçilen hadisler, önce konularına göre sıralanmış, sonra da her bâb kendi arasında sahîh ve hasen hadisler olmak üzere ikiye ayrılmıştır. 4719 hadisi ihtiva eden eser, İslâm âleminde büyük bir şöhret kazanmış ve üzerinde otuzdan fazla âlim tarafından şerh ve yorumlar yazılmıştır.145
Câmiu’l-usûl li ehâdîsi’r-resûl
Mecdüddin İbnü’l-Esîr (606/1210) tarafından tasnif edilen eser Buhârî, Müslim, Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî ve İmam Mâlik’in eserlerinden derlenip konularına göre alfabetik olarak sıralanan hadislerden meydana gelmektedir. Sahâbî râvileri dışında senedleri tümüyle hazfedilen eser üzerinde pek çok çalışma yapılmıştır. Kitap Türkçeye de çevrilmiştir.146
et-Terğîb ve’t-terhîb
Münzirî (656/1258) nisbesiyle bilinen Ebû Muhammed Zekiyyüddin Abdülazîm’e ait olan eser, klâsik hadis kaynaklarından seçilmiş beş binden fazla hadisin, yirmi beş bölüm halinde sıralanmasıyla meydana gelmiş olup senetlerde sahâbî dışındaki kişiler zikredilmemiştir. Konuların işlenişinde önce terğîb (teşvik) hadislerine sonra terhîb (sakındırma) hadislerine yer verilmiştir. Eser, tertibi, rivayet seçimi, hadislerin güvenilirlik derecesinin belirtilmesi gibi sebeplerle İslâm dünyasında büyük şöhret kazanmıştır.
Mişkâtü’l-mesâbîh
el-Begavî’den (516/1122) yaklaşık iki asır sonra Hatîb Tebrizî (737/ 1336) onun Mesâbîhü’s-sünne adlı eserine 1511 hadis ziyade etmek suretiyle Mişkâtü’l-mesâbîh adlı eserini meydana getirmiştir. Tebrizî, Begavî’nin senedsiz zikrettiği hadislerin râvi ve kaynağını göstermek ve hemen hemen her bâbı üç fasla çıkarmak suretiyle Mişkât ’ı telif etmiştir. Mişkât üzerine yapılan en önemli çalışma Aliyyü’l-Kârî’nin (1014/1605) Mirkâtü’l-mefâtîh