Bunun üzerine sabah namazında rükû hâlinde olan insanlar19 hemen Kâbe"ye yöneldiler.”20
Müşriklerin elinde bulunan, dolayısıyla ulaşma imkânı bulamadığı Kâbe"ye yıllar sonra geldiğinde Hz. Peygamber, ilk iş olarak onu tavaf etmiş, ardından “...Siz de Makâm-ı İbrâhîm"den kendinize bir namaz yeri edinin...” 21 âyetini okumuş ve makamın arkasında namaz kılmış, sonra da Hacerülesved"e gelerek istilâm etmiştir.22 İbn Abbâs"ın anlattığına göre, Allah Resûlü Kâbe"ye girdiği zaman onun her köşesinde dua etmiş, oradan çıkıncaya kadar da namaz kılmamıştır. Dışarı çıkınca Kâbe"nin önünde iki rekât namaz kılmış ve “İşte kıble.” buyurmuştur.23
Hz. Peygamber, kıbleye yönelen kişinin Rabbine yöneldiğini belirtmiştir.24 Zira yöneldiği makam “Beytullah” yani “Allah"ın evi” olarak isimlendirilmiştir.25 Müslümanların Allah Teâlâ"ya olan münâcâtlarına dikkat çekmek isteyen Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Kul, namazında etrafıyla ilgilenmediği sürece, Yüce Allah kuluna yönelir. Kul namazında etrafıyla ilgilenmeye başladığında, Allah da ondan yüz çevirir.” 26
Hz. Peygamber kıbleyi bütün Müslümanların yüzünün döndüğü yön olarak tayin etmiştir. Abdullah b. Ömer de, “Batıyı sağ, doğuyu da sol tarafına alırsan bu ikisinin arasında kalan yön kıbledir.”27 açıklamasıyla Harem-i Şerîf"in dışında kuzey yarımkürede yaşayan Müslümanlara kıbleyi tayin noktasında yardımcı olmuştur. İbadet esnasında kıbleye yönelmek gerekse de, uygulamayı zorlaştıracağı için Kâbe"ye mutlak isabet şartı aranmamaktadır. Nitekim Abdullah b. Âmir b. Rebîa"nın babasından naklettiğine göre, bir sefer esnasında karanlıkta kıbleyi tayin edememişler, bunun üzerine herkes kendi tahmin ettiği yöne dönerek namazını kılmıştır. Sabah olunca durumu Resûlullah"a haber vermişler, bunun üzerine, “Doğu da, batı da (tüm yeryüzü) Allah"ındır. Nereye dönerseniz Allah"ın yüzü işte oradadır. Şüphesiz Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.” 28 âyeti nâzil olmuştur.29
Resûl-i Ekrem (sav), “Biriniz tuvalet ihtiyacını giderirken önünü de arkasını da kıbleye dönmesin...” 30 uyarısında bulunmuş ve mescitte kıble yönündeki duvara tükürüldüğünü gördüğünde bundan rahatsız olmuştur.31 Her ne kadar kıbleye dönerek abdest bozma yasağının açık alanlara has olduğu ifade edilse de, Hz. Peygamber"in bu hassasiyetini dikkate alan Müslümanlar evlerini yaparken tuvaletlerini kıbleye dönük inşa etmekten kaçınmışlardır.
Kıblenin değiştirilmesi, yahudi ve hıristiyanların kıblesi olan Beytü"l-Makdis"ten, sadece şeklî olarak Kâbe"ye dönüşü ifade etmemektedir. Aksine,