(müminleri) alıkoyarken ve oranın bakımına ehil de değillerken Allah onlara ne diye azap etmesin?” 9 ifadeleriyle bu mekânın ayrıcalığına dikkatleri çekmiştir. Bununla birlikte, Mekke"yi insanların değil Allah"ın haram kıldığı, Allah"a ve âhiret gününe iman eden hiç kimsenin orada kan dökmesinin helâl olmadığı,10 hatta müşrikler kendileriyle savaşmadıkça orada savaşın helâl olmayacağı11 âyet ve hadislerde belirtilmektedir. Yüce Mevlâ, İbrâhim ve İsmâil peygamberlere inşa ettirdiği Beyt"i, kendine nispet ederek “Beytim ” yani “Evim ” diye nitelendirmiş;12 savaş hâlinde bile oraya girenlerin güven içerisinde olacağı teminatını vermiştir.13 Bu ayrıcalığa sahip olan Kâbe, içerisinde bulunduğu kentin de ayrıcalıklı kabul edilmesine vesile olmuştur. Buna dikkat çekmek isteyen Ebû Şureyh, Mekke"ye asker göndermeye hazırlanmakta olan Amr b. Saîd"e şöyle demiştir: “Ey Emir! Bana izin ver Mekke"nin fethinden sonraki gün, bizzat kendi kulağımla işittiğim, ezberlediğim ve gözlerimle gördüğüm Hz. Peygamber"in söylediği bir sözünü sana aktarayım. (Resûlullah) konuşurken Allah"a hamd ve senâ etti. Ardından şöyle buyurdu: “Mekke"yi insanlar haram kılmadı. Allah haram kıldı. Allah"a ve âhiret gününe iman eden hiç kimse için orada kan dökmek ve ağaç kesmek helâl olmaz… ”14
Yeryüzünde insanlar için kurulan ilk ibadethane olan Kâbe, Yüce Mevlâ tarafından mübarek ve hidayet kaynağı olarak takdim edilmekte,15 “Siz de Makâm-ı İbrâhîm"den kendinize bir namaz yeri edinin.” 16 ifadesiyle İbrâhimî gelenek sürdürülmekte, “Yolculuğuna gücü yetenlerin haccetmesi, Allah"ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. ”17 âyetiyle de Kâbe"nin önemine dikkatler çekilmektedir. “Sonra kirlerini gidersinler, adaklarını yerine getirsinler ve Beyt-i Atîk"i (Kâbe"yi) tavaf etsinler.” 18 ifadesiyle teyit edilen bu tarihsel konumun İslâm ümmeti aracılığıyla kıyamete kadar sürdürülmesi talep edilmektedir. Kur"ân-ı Kerîm"de, “Tavaf edenler, kendini ibadete verenler, rükû ve secde edenler için evimi (Kâbe"yi) tertemiz tutun.” 19 uyarısıyla Kâbe hizmetlerine de değinilmektedir. Kâbe"nin yeri ve değeri, kendisine verilen isimlere de yansımıştır. Meselâ, Kâbe-i Muazzama, Beytullah, Beyt-i Atîk, Beytü"l-Harâm bunlardan bazılarıdır.
Müslümanlar arasında çok özel bir yere sahip olan Kâbe, câhiliye döneminde bile kendisine hizmet eden kabilelere ayrıcalıklar sağlamıştır. Nitekim Kâbe hizmetlerini yürütmekte olan Kureyş, gerek ticaret hayatında ve gerekse farklı ülkelere yaptıkları seyahatlerde birtakım ayrıcalıklar elde etmiştir. Bu iltifata atıfla Yüce Allah, “Kureyş"i ısındırıp alıştırdığı için, onları