Hadislerle İslâm Cilt 2 Sayfa 526

uzak durmaya çalışmaktaydılar. Bu özel durumun dikkatlerden uzak tutulmaması gerektiğini düşünen Sevgili Peygamberimiz, adağın Allah"tan başkası için olup olmadığını sorgulamak suretiyle ümmetinin dikkatlerini, İslâm"ın vazgeçilmez esasına çekmekteydi. Meselâ, câhiliye döneminde kurban kesilen yeri göstermek suretiyle, orada kurban kesmeyi adadığını, şimdi ne yapması gerektiğini soran bir kadına da Hz. Peygamber, “Herhangi bir put için mi?” diye sormuştu. “Hayır” cevabını aldığında, “Öyleyse adağını yerine getir.” 4 demek suretiyle, adağı meşrulaştıran ana ilkeye, yani Allah"tan başkası için olmaması gerektiğine dikkat çekmişti.

Yüce Rabbimiz,5 verilen söz gereği adakların yerine getirilmesini emretmektedir.6 Öyle ki, câhiliye döneminde yapılmış bir adak bile olsa, Allah"tan başkası için olmadığı sürece, yerine getirilmesi istenilmektedir. Nitekim Huneyn Seferi"nden dönerken Hz. Ömer, câhiliye döneminden bir günlük itikâf adağı bulunduğunu ve ne yapması gerektiğini sorduğunda Allah Resûlü, “Adağını yerine getir.” buyurmuştu. Bunun üzerine Hattâb oğlu Ömer, Mescid-i Harâm"da bir gece itikâfa girmek suretiyle Yüce Rabbine verdiği sözün gereğini yapmıştı.7

Hz. Peygamber, Yüce Yaratıcı"ya verilen bir söz olması nedeniyle, adağını yerine getirmeden vefat eden Müslümanların dahi adaklarının gereğinin yapılmasını istemekteydi. Nitekim bir hanım, deniz yolculuğu yaparken Allah"ın kendisini sağ salim karaya çıkarması durumunda oruç tutmayı nezretmiş, ancak bu adağını yerine getiremeden vefat etmişti. Ne yapılması gerektiğini merak eden kızı ya da kız kardeşi gelip durumu anlatınca Hz. Peygamber ona, ölenin yerine oruç tutmasını tavsiye etmişti.8 Hacca gitmeyi nezreden, ancak ömrü vefa etmediği için bunu yerine getiremeyen bir hanımın kardeşi de Allah Resûlü"ne gelerek ne yapması gerektiğini öğrenmek istemişti. Sevgili Peygamberimiz ona, “Kardeşinin bir borcu olsaydı onu öder miydin?” diye sormuş ve “Evet” cevabını almıştı. Bunun üzerine, “O hâlde Allah"a borcunuzu ödeyin. Çünkü Allah vefa gösterilmeye daha lâyıktır.” buyurmuştu.9

Bütün yükümlülüklerde olduğu gibi, Allah Resûlü, yerine getirilmesini emrettiği adaklarda da “yapabilme gücünü” esas almaktaydı. Ensardan Ebû Zer el-Gıfârî"nin eşi Ümmü Zer ile Peygamberimizin devesi Adbâ bir savaşta düşmanın eline geçmişti. Ümmü Zer prangaya vurulmuş bir hâldeydi. Her nasılsa, bir gece ahali hayvanlarını evlerinin önüne salarken kadın bağından kurtulmayı başardı ve develerin yanına kadar ulaştı. Fakat o, bir devenin yanına varır varmaz deve böğürüyor, o da irkilip diğerine

    

Dipnotlar

4 D3312 Ebû Dâvûd, Nüzûr, 22.

حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا الْحَارِثُ بْنُ عُبَيْدٍ أَبُو قُدَامَةَ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ الأَخْنَسِ عَنْ عَمْرِو بْنِ شُعَيْبٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ : أَنَّ امْرَأَةً أَتَتِ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَتْ : يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّى نَذَرْتُ أَنْ أَضْرِبَ عَلَى رَأْسِكَ بِالدُّفِّ . قَالَ : « أَوْفِى بِنَذْرِكِ » . قَالَتْ : إِنِّى نَذَرْتُ أَنْ أَذْبَحَ بِمَكَانِ كَذَا وَكَذَا ، مَكَانٌ كَانَ يَذْبَحُ فِيهِ أَهْلُ الْجَاهِلِيَّةِ . قَالَ : « لِصَنَمٍ » . قَالَتْ : لاَ . قَالَ : « لِوَثَنٍ » . قَالَتْ : لاَ . قَالَ : « أَوْفِى بِنَذْرِكِ » .

5 Bakara, 2/270.

وَمَٓا اَنْفَقْتُمْ مِنْ نَفَقَةٍ اَوْ نَذَرْتُمْ مِنْ نَذْرٍ فَاِنَّ اللّٰهَ يَعْلَمُهُۜ وَمَا لِلظَّالِم۪ينَ مِنْ اَنْصَارٍ ﴿270﴾

6 Hac, 22/29.

ثُمَّ لْيَقْضُوا تَفَثَهُمْ وَلْيُوفُوا نُذُورَهُمْ وَلْيَطَّوَّفُوا بِالْبَيْتِ الْعَت۪يقِ ﴿29﴾

7 B2042 Buhârî, İ’tikâf, 15 ‎.

حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ أَخِيهِ عَنْ سُلَيْمَانَ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ عَنْ نَافِعٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ عَنْ عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ - رضى الله عنه - أَنَّهُ قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّى نَذَرْتُ فِى الْجَاهِلِيَّةِ أَنْ أَعْتَكِفَ لَيْلَةً فِى الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ . فَقَالَ لَهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « أَوْفِ نَذْرَكَ » . فَاعْتَكَفَ لَيْلَةً .

8 D3308 Ebû Dâvûd, Nüzûr, 24.

حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ عَوْنٍ أَخْبَرَنَا هُشَيْمٌ عَنْ أَبِى بِشْرٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ : أَنَّ امْرَأَةً رَكِبَتِ الْبَحْرَ فَنَذَرَتْ إِنْ نَجَّاهَا اللَّهُ أَنْ تَصُومَ شَهْرًا ، فَنَجَّاهَا اللَّهُ فَلَمْ تَصُمْ حَتَّى مَاتَتْ ، فَجَاءَتِ ابْنَتُهَا أَوْ أُخْتُهَا إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَأَمَرَهَا أَنْ تَصُومَ عَنْهَا .

9 N2633 Nesâî, Menâsikü’l-hac, 7.‎

أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ قَالَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدٌ قَالَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ أَبِى بِشْرٍ قَالَ سَمِعْتُ سَعِيدَ بْنَ جُبَيْرٍ يُحَدِّثُ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ أَنَّ امْرَأَةً نَذَرَتْ أَنْ تَحُجَّ فَمَاتَتْ فَأَتَى أَخُوهَا النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَسَأَلَهُ عَنْ ذَلِكَ فَقَالَ « أَرَأَيْتَ لَوْ كَانَ عَلَى أُخْتِكَ دَيْنٌ أَكُنْتَ قَاضِيَهُ » . قَالَ نَعَمْ . قَالَ « فَاقْضُوا اللَّهَ فَهُوَ أَحَقُّ بِالْوَفَاءِ » .