Hz. Peygamber, yeni Müslüman olan ashâbının dini uygulama konusundaki heves ve isteklerinin daha sonra altından kalkamayacakları yükümlülüklere dönüşmemesi için de onları uyarmıştır. Meselâ, Allah"ın haccı farz kıldığını ve haccetmeleri gerektiğini belirttiği bir konuşmasını dinleyen bir zât, “Her sene mi Ey Allah"ın Resûlü?” diye sorunca şu cevabı vermiştir: “Evet desem, (her sene haccetmeniz) farz olurdu (gereklilik hâline gelirdi). Siz de buna güç yetiremezdiniz.” Sonra Peygamberimiz şöyle devam etmiştir: “Sizi (herhangi bir yükümlülük yüklemeden) kendi hâlinize bıraktığım sürece siz de beni kendi hâlime bırakın (da soru sormayın!) Sizden öncekiler, ancak peygamberlerine çok soru sormaları ve onlara muhalefet etmeleri yüzünden helâk oldular. Size bir şeyi emredersem gücünüzün yettiği kadarıyla onu yapın. Size herhangi bir şeyi yasaklarsam onu bırakın!” 33
Bu yüzden Sevgili Peygamberimiz, bir mağarada dünyadan el etek çekmiş bir kimse görerek özenip onun gibi yaşamak için izin isteyen bir sahâbîye, İslâm"da ruhbanlığın olmadığını hatırlatacak şekilde, “Ben Yahudilik ve Hıristiyanlıkla değil, kolay olan Hanîf (tevhid) diniyle gönderildim.” 34 buyurmuştur. Yine kadınlardan uzak bir şekilde dünyaya sırtını dönerek yaşamaya izin isteyen Osman b. Maz"ûn"un isteğini reddetmiştir.35 Hz. Âişe de Osman"ın ihmal ettiği eşi Huveyle (Havle) b. Hakîm"in ailevî sorunlarıyla yakından ilgilenmiş ve onun problemlerini çözmeye çalışmıştır. Hatta öyle ki birkaç gün sonra güzel kokular içinde, sanki bir gelinmiş gibi Peygamberimizin hanımlarını ziyarete gelen Huveyle, onlara artık kocasının kendisiyle ilgilendiği bilgisini vermiştir.36
Allah Resûlü, farkına vardığı her durumda, aşırılıklar konusuna ashâbının dikkatini çekmiş ve onları duyarlı olmaya davet etmiştir. Meselâ, güzel bir görünüşe sahip olan Abdullah b. Hâris el-Bâhilî isimli sahâbî37 bir gün Resûlullah"ın yanına gelip onunla tanışmış, bir sene sonra görünüşü ve şekli değişmiş olarak tekrar geldiğinde ise Allah Resûlü onu tanıyamamıştır. Abdullah kendisini tanıtınca, Allah Resûlü, “Seni değiştiren nedir? Halbuki sen güzel görünüşlü birisiydin!” diyerek şaşkınlığını dile getirmiştir. Bunun üzerine Abdullah, “Senden ayrıldıktan sonra sadece geceleri yedim. (Sürekli oruç tuttum.)” deyince Allah Resûlü, “Kendine niçin eziyet ettin?” diyerek, yaptığı aşırılığa dikkat çekmiş, ardından da Ramazan ayı ile her ay sadece bir günü oruçlu geçirmesini önermiştir. Abdullah daha fazlasını isteyince Peygamber Efendimiz, önce her ay iki gün, sonra üç gün oruç tutmasını tavsiye etmiş, sonunda da haram aylarından belli sayıda oruç tutmasına izin vermiştir.38